0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » MEHMET ALİ FEHMİ HAZRETLERİ

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ipekyolu_19 su an offline ipekyolu_19  
MEHMET ALİ FEHMİ HAZRETLERİ
12 Mesaj -
"Hüsnü Gülzari hazretlerine ilk halifesi olarak vazife yapmýþ, Hüsnü Gülzari hazretlerinin manevi yüklerini paylaþmýþ ve onun himmet ve teveccühüne ulaþmýþ. Kamil bir mana eridir. Sungurlu’nun Tirkeþ köyünde 1891 yýlýnda doðmuþtur. Çiftçi ailesinin çocuðudur, haneleri o dönemde meþayihin uðrak yeriymiþ. Çekirge þeyhi ve derviþleri odalarýna uðrar zikir yaparlarmýþ ve gittiklerinde küçük Fehmi onlarý taklit eder büyükler de onu taltif edermiþ.

Askerliðini Çanakkale’de yapmýþ ve birinci dünya savaþý çýkýnca orada topçu çavuþu olarak vazife almýþ. Bulunduðu mevziye düþen bir þarapnel parçasý ile iki arkadaþý þehit olmuþ. Kendisinin de kafasýnda küçük bir yumurta girecek kadar bir yarýk oluþmuþ ve þehadet parmaðý yarý yerden kopmuþ. Dokuz sene askerliði nihayetinde otuz yaþýnda memlekete dönmüþ. O arada savaþ kýzýþmýþ. Ýmam olduðundan askere alýnmayan kardeþi de Yemen cephesine sürülmüþ ve orada þehit olmuþ. Evde abisinin ailesi, üç kýzý, bir oðlu, bir de yaþlý anneleri üzerine yük olarak binmiþ. 1922 senesinde otuz iki yaþýnda evlenmiþ ve meþakkati daha da ziyadeleþmiþ. Zor bir dönem içine girmiþtir.

Derviþliðe geçiþi büyük kýzýlköyündeki arkadaþlarýnýn Hüsnü Gülzari hazretlerine intisabýndan sonra kendisini yalnýz býrakmalarý, avam iken yapmýþ olduklarý bazý nakýs iþleri terk etmeleri sayesinde onun da kafasýna soru iþaretleri düþmüþ. Bilahare arkadaþlarý ile yapmýþ olduðu istiþare ve nihayetinde maneviyatta almýþ olduðu manevi emir ve ikazlarla Hüsnü Gülzari hazretlerine 1932 senesinde intisap etmiþ. Hüsnü Gülzari hazretleri Tirkeþ yakýnlarýndan geçerken, burada koçluk bir kuzu var, ama daha kendinden haberi yok dermiþ. Hüsnü Gülzari’ye biat ettikten sonra gözyaþýnýn hiç kurumadýðý aðlayarak irþat olduðu anlatýlýr.Hüsnü Gülzari hazretleri dualadýðý derviþi Mehmedi Fehmi’ye teslim eder. Derviþleri Fehmi efendi yetiþtirirdi. O dönemde þunun bunun derviþi diye bir þey yoktu herkes birbirini sever ve sayardý. Baþlangýçta gevþek tuttuðu derviþlik mesleðini Hüsnü Gülzari hazretlerinin teveccühleri, irþat ve ikazlarý ile ilerletmiþ ve nihayetinde hilafete hak kazanmýþtýr.

Hüsnü Gülzari hazretleri “oðul biz seni gözlüyoruz ama sen gaflettesin hala” diyerek teþvik etmiþ. “Efendim ben de sizin gibi olabilirmiyim” sorusuna olumlu cevap aldýðýnda. “Elbette oðul biz boþa konuþurmuyuz” cevabýný alýnca. Artýk hummalý bir gayretin içine girmiþ ve nihayetinde maksat ve muradýna ermiþtir.

Mehmedi Fehmi efendi idraklerin ötesinde ziyade hizmette bulunmuþ Hüsnü Gülzari’nin yükünü hafifletmiþ, Sungurlu, Çorum ve Çankýrý köylerine tarikatýn yayýlmasýnda büyük hizmetleri geçmiþtir. Hüsnü Gülzari Musa A.S. ise Fehmi efendi onun kardeþi Harun A.S. gibiydi desek yerinde bir tesbit yapmýþ oluruz.

Mehmedi Fehmi orta boylu, hafif esmere yakýn buðday benizli bir zattý. Ceket ve þalvar tipinde pantolon giyer, beline kuþak baðlardý. Baþýna külah þeklinde baþlýk, takke giyer yolda böyle dolaþýrdý. Baston kullanýrdý. 1948 senesinde deniz yolculuðu ile hac yapmýþtýr.21 Haziran 1967 senesinde Allah’ýn vasi rahmetine kavuþmuþtur.

Ýbrahim Ýpek efendi cem esmalarýna kadar hilafetli kamil halife Mehmedi Fehmi efendi rehberliðinde yürümüþ bilahare icazeti Hüsnü Gülzari hazretlerinden alýp Fehmi efendiye de imzalatarak meþihet postuna oturmuþtur. Mehmedi Fehmi efendi celalli tarikatýn usul ve füruundan taviz vermez bir mizaca sahip zat imiþ.Meclisinde malayani konuþmaz ve konuþturmaz. Yanlýþ iþleri anýnda ikaz edip düzeltir. Serkeþliðe ve gevþekliðe tahammül göstermezmiþ.

Bir keresinde Hüsnü Gülzari hazretlerinin meclisinde iken fuzuli hareket yapan ihvanlara kýzarak, efendim bunlara hep sen yüz veriyorsun. Bana býrak bak bunlarý nasýl hemen yola sokuyorum diye sitem etmiþtir.

- Hüsnü Gülzari’nin kabrine ihvanla ziyaret eden Ýbrahim Ýpek efendi Tirkeþ köyüne geldiðinde yorgun ve rahatsýz olduðundan, ihvana siz ziyaret edin ben arabanýn içinde okuyayým diye müsaade etmiþ. Ýhvan tepeye çýkarken o murakabede ihlas ve fatiha okumuþ. O arada hakikatte kendisine iki reþat altýný arz etmiþler. Birinde Hüsnü Gülzari’nin resmi diðerinde de Mehmedi Fehmi efendinin resmi varmýþ. Yani birini diðerinden ayýrma, git onu da baþýnda ziyaret et demiþler. Ýbrahim Ýpek efendi bunun üzerine gidip kabrin baþýnda ziyareti tamamlamýþ.

Ýbrahim Ýpek efendi 15 yaþýnda dualanmak isterken Fehmi Dededen deðilde Hüsnü Gülzariden el tutmak istemiþ. Bir gün maneviyatýnda bir köyde mahkeme kurulmuþ. Hakim sen niye ikisini ayýrýyorsun. Þeyhleri tasdik etmiyorsun dedikte Ýpek efendinin kalbine *****huriyet hakimleri sakalsýz olur ama bu sakallý kim ola diye sormuþ. Caferi Sadýk demiþler. Bunun üzerine Ýbrahim Ýpek efendi hangisi gelirse dualanmaya karar vermiþ ve Hüsnü Gülzari ‘ye dualanmýþ.

Bu maneviyatlardaki hakikat üzerine bir ara kitabýn ismini Reþadeyn (iki Reþat altýnýgöz kırpma koymayý düþündüm. Bilahare ipek yolu kitabýný okuyan bazý ihvanlarýn sitemleri doðrultusunda, bu kitaplarda Hasan efendi anýlmamýþ, Hüseyin efendi anýlmamýþ, Hayrullah efendi anýlmamýþ gibi laflardan dolayý. Kitabýn ismini Gülzari Hüsniya (Hüsnü Gülzari’nin Gül Bahçesi) koyup bahçe sahibine ve yetiþtirdikleri kamilleri kýsa hal tercümeleri, kemalat, keramet ve seçilmiþ divanlarý ile yad etmeye karar verdik.

- Fakirin Mehmedi Fehmi efendi ile ilk irtibatý, hilafetten önce derviþliðimde oldu. Kendisine manada yirmi dört saat hizmet ettim. Hizmet esnasýnda celalli olduðunu duyduðum bu zatýn mülayemet göstermesi halim selim bir mizaç sergilemesi beni þaþýrtmýþtý.

Ýbrahim Ýpek efendime bu maneviyatý arz ettiðimde “evladým, onun celali edebsize idi, edepli adama niye celal etsin” diye buyurdu.

- Hilafet aldýktan sonra da bir keresinde maneviyatýmda Mehmedi Fehmi efendi yanýnda bir arkadaþý ile beraber Tirkeþ Köyünün üst yanýnda kabrinin bulunduðu tepenin yamacýna yol kenarýnda bir kuyu kazýyor. Kovayý kuyunun içine sallandýrýp su çýkarýyor ve suyu bize tatmamýz için uzatýyor. Baþlangýçta bulanýk olan su bilahare durulup güzel tatlý bir hal alýyor. Ve Mehmedi Fehmi efendi yanýndaki zat ile birlikte ayrýlýp gidiyorlar.

- Mehmedi Fehmi efendi oðlu Hüsnü hafýza gençken yaptýðý bazý nahoþ olaylardan dolayý kýzar, yaptýðý iþlerden rahatsýz olur bu rahatsýzlýðýný Hüsnü Gülzari hazretlerine iletirmiþ. Hüsnü hafýz bir keresinde Hüsnü Gülzari’yi son deminde hasta iken ziyaret etmiþ, Hüsnü Gülzari “Hafýz oðul yanýma gel” deyip elini elinin içine almýþ ve “sen babana bakma, kendisi gençken her haltý karýþtýrmýþ, þimdi kemali bulunca eskiyi unutmuþ. Seninde kendi gibi olmaný istiyor. Her þeyin bir vakti var. O da olur inþallah deðilmi oðul” deyip onun gönlünü almýþ. Ve bu hareketi ile Hüsnü hafýzý yola kazandýrmýþ.

- Ýbrahim Ýpek efendi þimdiki yattýðý tepeye gömülmeyi arzu eden Mehmedi Fehmi efendiye sebebini sormuþ. O’da “oðul Cebrail Aleyhisselam bir kuþ þeklinde gelip kanadýnýn ucu ile oraya defnedilmemi iþaret etti” buyurmuþ. “Hem bir sebebi de orada yatarken þeyhim Hüsnü Gülzari’nin Müdü’deki yattýðý yeri seyredeyim, güzümü ondan ayýrmayayým” demiþ.

Bu ifade ile Fehmi dede þeyh ve halife iliþkisinin nasýl olmasý gerektiðini kamillerin vefatýndan sonra bile onlara olan sevgi ve muhabbetin ne kadar elzem olduðunu bizlere bir ders olarak göstermiþ oluyor. Bu duygulardan cenabý hak bize ve ihvanlarýmýza da nasip eylesin amin.

- Hüsnü Gülzari vefat ettikten sonra, Fehmi efendi Karaçaylý kamil derviþlerin olduðu bir mecliste onlara biat tazelemek ve dualamayý teklif etmiþ. Onlar da bizim biatýmýz biattýr. Biz seni rabýta ederiz. Kifayet eder demiþler. O da doðru söylediniz, ben sizi denemek için bu teklifi yaptým demiþtir.

Ýbrahim Ýpek efendi de gerek Uþþaki tarikatý olsun, gerek sair tarikatlardan olsun kendisine biat etmek isteyenleri dualamaz biz eski derviþe rabýta veriyoruz, yoksa derviþi yeniden derviþ yapmýyoruz derdi.

- Hüsnü Gülzari’nin vefatýndan sonra Mehmedi Fehmi efendi hacca giden Hüseyin Murat Efendiye hilafetini verememiþ, hilafeti hak ettiðini vasiyet etmiþ ve Ýbrahim Ýpek efendi vasiyeti yerine getirmiþtir. Büyük kýzýl köyündeki cem derviþi Arif efendiye hilafet teklif ettiðinde o kabul etmemiþ. Zorlandýðýnda ise “efendi basiretini de veriyorsan alayým. Ben dergaha gelenlerin hallerini az çok basiretle ayýrt edemezsem ben bu yükün altýna giremem” demiþ ve imtina etmiþ. Bilahare Ayvatlý Yusuf Efendiyi imtihan etmiþ, biraz kýsmýk olan Yusuf Efendi’yi Mehmedi Fehmi Efendi hazretleri deðiþik zamanlarda kendisinden imtihan için istediði þeyleri vermede gönülsüz olduðunu görünce “Bu ne öter, ne de yumurtlar, bundan þeyh ne olmaz” deyip vazgeçmiþ. Bilahare Paþa Polatlý Osman Bahri efendiye icazet yazýp görevlendirmiþ. Kýsa hal tercümesine kitapta yer vereceðimiz Osman Bahri efendi de yine Hüsnü Gülzari hazretlerinin derviþi olan Yozgatlý Ahmet Efendiye icazet yazmýþ ve kolun ve hizmetin devamýný saðlamýþtýr.

- Ýbrahim Ýpek efendinin gençliðinde ziyaretine gittiði Mehmedi Fehmi efendi, hizmetinde bulunan damadý Osman Efendiye “Osman bak her tarafý kar bürüdü, güneþ batmak üzere, bizi ziyaret gelen bir genç yolu þaþýrdý, yanlýþ gidiyor, koþ köpeklere yem olmadan al da buraya getir” buyurmuþ.

Bunun üzerine dýþarý çýkan Osman efendi bakmýþ Ýbrahim Ýpek Efendi aþaðý Beþpýnar istikametine dereye doðru yanlýþ tarafa gidiyor. Osman efendi kim olduðunu bilmediði o gence doðru “deli deli herif buraya doðru gel” diye baðýrmýþ. Bilahare onu odaya kadar getirmiþ. Çoluk çocuk Ýbrahim Ýpek efendi ile deli deli diye alay ediyorlarmýþ. Fehmi dede dýþarý çýkýp “siz alay edin bakalým. O yakýnda sizin þeyhiniz olsun da görün” demiþ.

Bu olayý nakleden Ýbrahim Ýpek efendi “þeyh dediðin böyle basiretli olacak, elbette böyle basiretli adama derviþlik yapýlýr” derdi.

Kalleþ bahçesinde gonca gül olmaz,
Arif ile yola çýkan yorulmaz
Ýki kiþi gördüm hakka kul olmaz
Biri maðrur biri kibir olmalý deðil

- Fehmi dede hilafetten sonra bir dönem sigara içmeye devam etmiþ. Bu arada Sungurlu’nun Çavuþçu köyündeki Nakþi meþayihi Mehmet efendi ile karþýlaþmýþ. O zat Fehmi dedeye “sigara içmek mekruhtur. Ýrþat ile uðraþanlar örnek olmalýlar. Bunu içme” dedik de kendisi “cenabý hak bana her þeyi bildiriyor. Arþý, kürsü gösteriyor. Eðer bu zararlý olsaydý bana bildirirdi” demiþ. Bunun üzerine o zat “sen hiç bunun zararlý olup olmadýðýný danýþtýn mý?” dedikde istihare yapmýþ, maneviyatýnda cennette olduðunu ve efendimiz SAV ziyarete gittiðini görüyor, fakat önünde bir duman göreceklerini perdeli görmekte “bu duman da ne”, diye sorduðunda “iþte bu sigaranýn dumaný ve zararý” demiþler. Bunun üzerine sigarayý býrakmýþ ve o zat ile bir daha görüþtüklerinde sarýlmýþlar. “Mübarek Allah razý olsun iþte bak mis gibi kokmaktasýn” deyip muhabbetleþmiþler.

- Mehmedi Fehmi efendi icazeti aldýktan sonra þeyhi ile irtibatý kesmemiþ onun bulunduðu meclislerde onun derviþi gibi hareket eder hizmeti bizzat kendisi yapar imiþ. Ýrþat esnasýnda karþýlaþtýðý köylerde elini öper. Hüsnü Gülzari’den destur alýr. Onu ihvanýnýn rabýtasýný bozmamak için tek býrakýrmýþ. Hüsnü Gülzari hazretleri de halifesi Mehmedi Fehmi’ye çok düþkünmüþ. Kendisini ziyaret eden ihvana dededen destur almadan memlekete dönmemelerini onun hayýr dualarýný almalarýný öðütler hatýrýný sayarmýþ.

Nispeten zengin olan Hüsnü Gülzari hazretleri öküzün eþinin öldüðünü duyduk da Pazardan bir öküz alýp halifesi Mehmedi Fehmi efendiye teslim edilmesini istemiþ. Onun maddi manevi bütün umuruna yardýmcý olmuþtur.

Çay köyde Hayrullah efendiden önce hilafet alacaðý düþünülen Abdullah isminde çok kamil bir derviþ varmýþ. Hayrullah efendi derviþken bir sýkýntýya düçar olmuþ, borç aldýðý kiþi kendisini sýkýþtýrýyormuþ. Bu halde Fehmi dedeyi ziyarete gitmiþ. Geri döneceðinde Fehmi dede borç miktarý olan elli lirayý kendisinden talep edilmeden Hayrullah efendiye vermiþ. Öbür derviþi iþaretle “söyle Abdullah ‘a bana yüz lira göndersin” demiþ. Geri dönen Hayrullah efendi o cem derviþine durumu arzetmiþ. O da “ben yüz kaymayý þimdi nereden bulayým” deyip surat asýp mühlet istemiþ. Bir iki hafta sonra dedenin ziyaretine gidecek olan Hayrullah efendi tekrar o derviþi ziyaret edip olumsuz cevap alýnca yola revan olmuþ. Yolda Ýbrahim Ýpek efendi ile karþýlaþmýþ. Ýbrahim Ýpek efendi, Hayrullah efendi ile sarýlmýþlar. Efendi cebinden o zaman çok kýymetli olan imam maþýndan biriktirdiði parayý bunda bir iþ var deyip Hayrullah efendiye verip, efendinin kendisi için elini öpmesini ve parayý teslim etmesini istemiþ. Hayrullah Efendi ziyaret esnasýnda olanlarý anlattýðýnda Fehmi dede Ýbrahim Ýpek efendinin yaptýðý harekete çok sevinmiþ. Ve ona dua etmiþ. Çayköye dönüp o derviþi kasýtla elini çevirmeyle, baðýný bostanýný daðýttý, artýk ondan bir iþ çýkmaz demiþ. Hakikaten hilafet alamadan bir müddet sonra o derviþ vefat etmiþ.

Bir gün Mehmedi Fehmi arkadaþlarý ile beraber Hüsnü Gülzari’yi ziyarete giderler. Dergah’ta Ali onbaþý diye þakacý bir derviþ vardýr. Ve eline býçaklarý alýr efendinin karþýsýnda birbirine sürtüp bileylemeye baþlar. Hüsnü Gülzari Ali onbaþýya ne yaptýðýný sorar oda halifelerin kesmesi gereken tosunu kast ederek “kurban kesmek için hazýrlanýyorum” der. O da “sen kurban kesmeðe hazýrlanýyorsun ama adam sabaha kadar uyuyor” der. Bunun üzerine Mehmedi Fehmi aðlamaya baþlar ve destur alýp Tirkeþ’e geldikten sonra halvete çekilir. Bir hafta hiç yatmaz huzurda aðlayarak oturur. Huzurda fazla oturduðundan dizlerinin üzerine dikilemez. Evdekiler felç oldu sanýrlar. Halini arz için ev halký Hüsnü Gülzari’ye gelirler. Hüsnü Gülzari Fehmi efendinin hanýmýna “kýzým korkma iyileþir. Sen eve dön gülleyelim çöreði, piþir biz geldiðimizde ikram et” der. Ev de bir bayram havasý oluþur. Sene 1942 Hüsnü Gülzari Mehmedi Fehmi’nin icazetini yazar. Bilahare kendisi ile halvet olup, bundan sonraki hizmetleri ile ilgili talimatlarý verir ve Fehmi efendi köyüne döner ve irþada baþlar.

- Fehmi efendi huzurunda olan bir ihvana hangi dersi okuduðunu sorar, o da söyleyince “senin orda hakkýn yok bir esma aþaðýya in” der. Bilahare o derviþ yanýndakilere “efendi doðru söyledi, ben bu esmanýn icrasýný hanýmýmdan öðrenip rehbere söylemiþtim. O da bana ders geçirmiþti” buyurup, hem utanmýþ hem de efendiye hakkýný teslim etmiþ.

- Tirkeþ’den Karaçay’a çýkarken Çenlemez tepesinden doðru biri önüne doðru yürür ve köyüne dönüp istirahat etmesini saðlýk verir. “Artýk ihtiyarladýn, köyüne dön ve otur her yer zikir halakasý oldu, her yerde zikir yapýlýyor” diye konuþur. Celalli dede eline aldýðý bastonunu o kiþinin kafasýna vurur, vurduðu þey parlar, kaybolur bilahare önüne çýkanýn þeytan aleyhilane olduðunu derviþlere bildirir.

- Dedeyi ziyarete gelenler “dede bize orada sýcak yaðlý çörek yanýnda pekmez çýkarýrsa derviþ oluruz” derler. Efendi gelen yeni derviþlerle tanýþtýktan sonra sofrayý serdirtip ve konuþup arzu ettikleri þeyleri eksiksiz koydurtur. Derviþler hem utanýr, efendi bilahare o derviþleri dualar.

Necip Hoca gittiði Yorgalý köyündeki cahil gençler kaynar su ile Fehmi Dedeyi denemek için abdest aldýrýrlar, efendi aldýktan sonra da Necip hoca da almak ister. Ve “yandým” deyip elini çeker ve hane sahibi utanmýþtýr. Gençler de kaçýnca Mehmedi Fehmi “üzülmeyin onlar cahil hiç öyle olmasalar böyle þeyler yaparlar mý kusurlarýna bakýlmaz” deyip iþi örter.

- Mehmedi Fehmi efendinin Hüsnü Gülzari’nin yetiþtirdiði bütün halifelerde emeði vardýr. Ýbrahim Ýpek efendi ve Hayrullah efendinin ve bilahare Ýbrahim Ýpek efendinin icazet yazdýðý Hüseyin Murat efendinin Hasan Mansur efendinin rehberliðini yapmýþ yetiþmelerinde büyük rol oynamýþtýr. Ýcazetini yazdýðý Osman Bahri efendi ve onun icazet verdiði Yozgatlý Ahmet efendi kendisinden istifade etmiþlerdir. Hayrullah efendiye icazet yazan Hüsnü Gülzari dönüþte Fehmi efendiye uðramasýný istemiþ. Fakat o çekinip Sungurlu’ya oradan da Çayköy’e geçmiþ bu olaya dede çok üzülmüþ ve “yazýk etti kendisine basireti açýlmaz” demiþ bilahare eski derviþler araya girip üç ay sonra Hayrullah efendiyi dedenin yanýna getirip aracý olmuþlar ve sonunda dedeyle aralarýný bulmuþlar. Dede “oðul bana uðrasaydýn ben icazetini mi yýrtacaktým. Hem ben senin olgunlaþman için Cenabý hakka az mý boyun büktümdü” diyerek sitem etmiþ.

- Bir keresinde Hüsnü Gülzari Müdüye ziyaretine gelen Fehmi efendiye daha derviþken “oðul Necati dedemiz köyde bir oda dam yaptý fakat üstünün kerestesi yok noksan ne yapsak acaba” dedikte. Hemen eve dönen Fehmi efendi kendi odasýnýn çatý kerestesini söküp hiç düþünmeden öküz arabasýna yükleyip o günün zor þartlarýnda hüseyinbey obasýna götürmüþ. Necati dedenin çok duasýný ve himmetini almýþtýr.

- Ýbrahim Ýpek efendi Hüsnü Gülzari ’ye icazeti imzalattýktan sonra Fehmi Dede’nin elini öpmüþ ve onun imzasýný ve duasýný da alýp meþihat postuna oturmuþ. Bu esnada Fehmi Dede “senin þeyhin kim “diye sorduk da “sissiniz efendim” deyip dedenin gönlünü almayý bilmiþ. Hüsnü Gülzari ile ayýrt etmediðini göstermiþ.

- Hüsnü Gülzari ve Mehmedi Fehmi civardaki yapýlan Güreþleri seyretmeye giderler. Onlarý tanýyan pehlivanlar ellerini öpüp dua isterlerdi. Dua alanlara ve haksýzlýk yapýlanlara himmet ederler ve onlarý yendirirlermiþ.

- 1945 ve 1950’li yýllar çok zor dönemler idi. Maneviyatta aldýklarý emirlerle ihvana Ya Dafi Ya Muin esmasýný talim ederlerdi. “Kahhar esmasý okuyalým, düþmanlarýmýz kahrý periþan olsun” diyenlere “oðul biz bu yola cinayet iþlemek için mi girdik, bizim iþimiz duadýr” dermiþ. Bir takým azgýn kiþiler için “Biz görmeyeceðiz ama onlarýn pisliði kimseye bulaþmayacak iyi olacaklar” dermiþ. Onlardan biri olan saðlýk memuru bilahare Ýbrahim Ýpek efendiye dualanmýþ ve yaptýklarýna piþman olmuþtur.

- Efendi yolda araba beklediðinde caný sýkýldýðýnda bastonuyla yerdeki küçük taþlara vurur “benim þansým hep böyle oluyor” der. Bu ara yanýndakiler o dönemde çok az olan bir bineðin geldiðin anlarlar. Bilahare o araç gözükür ve binerlermiþ. Bu hal hep tecrübe edilmiþ.

Vefatýna yakýn devamlý muayene olduðu doktoru kendisiyle çok ilgilenmiyor. Baþ aðrýsýnýn nedeninin yaþlýlýk ve yorgunluk olduðunu dinlenmesinin gerektiðini söylüyor. Fakat maneviyatta aldýðý iþaretler doðrultusunda ihvanla vedalaþmak üzere Çankýrý’ya Ýskilip’e ve oðlunun asker olduðu Ankara’ya gidiyor. Ankara dönüþü on beþ gün sonra rahatsýzlanýyor, köyünden jeep ile Sungurlu’ya götürülüyor. Fakat þehre giriþte durumu daha da aðýrlaþýp 21 Haziran 1967 senesinde hakkýn vasi rahmetine kavuþuyor. Allah C.C. bizleri onlarýn þefaat, himmet ve bereketlerine nail eylesin. Amin."

kaynak:http://www.gulzarii.com
Gönderen: 23.02.2007 - 19:26
Bu Mesaji Bildir   ipekyolu_19 üyenin diger mesajlarini ara ipekyolu_19 üyenin Profiline bak ipekyolu_19 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1184 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
dayi054 (65), ÝsmailEn.. (57), kibris (57), merickizmaz (52), RUYAM (37), yükselelektrik (55), selcukosman (49), Aycan (58), HuZuR_38 (46), babakadir (46), Cihan Ersoy (47), servet ekici (52), ayhan3867 (48), erhankaya351 (41), Kizmaz (52), EBRARALEYNA (48), erkan34 (52), efira (38), Sirac Barman (54), bedevi5 (66), Sadettin Dursun (42), cartime (56), S.Ekici (52), ALTUN (46), vus_lat (46), ayaza (39), drkdn (46), fetih60 (35), beko03 (77), talha türk&cced.. (34), dilara1 (27), asudetuba (44), struggle (43), Ayhan_Esad (42), nnur (48), YSBY (54), COLONEL (38), nazmi (48), umit535 (53), hsalma (43), ByAfatsum (37), nuretin (62), malkomxaa (43), salma (43)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56974 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.