0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » KABİR ZİYARETLERİ DİNİMİZİN EMRİDİR !

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Beyza su an offline Beyza  
KABİR ZİYARETLERİ DİNİMİZİN EMRİDİR !
159 Mesaj -
Kabir ziyareti dinimizin emridir
Kabir ziyareti dinimizin emridir
Vehhabiler diyor ki:
(Resulullahýn ve Evliyanýn ruhlarýndan þefaat isteyen, bunlarýn mezarýný ziyaret edip, bunlarý vesile ederek dua eden kâfir olur. Kabirde olandan iþitmeyenden dua istemek þirktir. Ölü ve uzaktaki diri, iþitmez ve cevap vermez. Bunlarýn fayda ve zararlarý olmaz. Ölmüþ peygamberden de bir þey istemek þirktir.)
CEVAP
(Peygamber de olsa, ölü iþitmez, cevap vermez) iddialarýna (Ruh ölmez, her ölü iþitir) maddesinde cevap verilmiþti. Aþaðýda kabir ziyareti ile ilgili bilgi veriyoruz.

Resulullah kabirdekilerden yardým isteyiniz buyuruyor. Bunlar ise, böyle yapanlara müþrik diyorlar. Bu hadis-i þerifi yasak ediyorlar. Resulullahýn emrine hâþâ þirk yani puta tapmak yani kâfirlik diyorlar.

Resulullah efendimiz, (Ýþlerinizde þaþýrdýðýnýz [bunaldýðýnýz] zaman, kabirde olanlardan yardým isteyiniz!) buyurdu. Müslümanlarýn, Evliyanýn kabirlerini ziyaret etmeleri, onlardan yardým beklemeleri, bu hadis-i þerife uyduklarý içindir.

Ýslam âlimleri, bu hadis-i þerife uyarak Evliyanýn, kabirlerini ziyaret etmiþler, feyz aldýklarýný bildirmiþlerdir. Ýmam-ý Rabbani hazretleri, 291. mektubunda buyuruyor ki:
(Delhi þehrinde, bayram günü, hocam Muhammed Baki Billah’ýn mezar-ý þerifini ziyarete gitmiþtim. Mübarek mezarýna teveccüh ettiðim zaman, mukaddes ruhaniyeti ile iltifat buyurdu. Bu garibi öyle okþadý ki, Hace Ubeydullah-i Ahrar’dan kendisine gelmiþ olan feyzleri ihsan eyledi. Bu nisbete kavuþunca, Tevhid marifetlerinin hakikati hasýl oldu.)

Yukarýdaki hadis-i þerif, birçok kitapta yazýlýdýr. Müslümanlar arasýnda meþhur olmuþtur. Osmanlý devletinin Þeyh-ül-Ýslamlarýndan dokuzuncusu, büyük âlim, müfti-üs-sekaleyn, yani insanlara ve cinne fetvalar vermiþ olan Ahmed Þemseddin ibni Kemal efendi, Kýrk hadis kitabýnda diyor ki:
Ýza tehayyertüm fil-umur,
feste’inu min ehlil-kubur!
Yani, iþlerinizde þaþýrdýðýnýz zaman, kabirdekilerden yardým isteyiniz! Ýnsanýn ruhu, bedenine aþýktýr. Ölüp, ruh bedenden ayrýlýnca bu sevgisi yok olmaz. Ruhun bedene olan baðlýlýðý ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiðini kýrmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i þerifle, bunun için yasak edilmiþtir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu buluþurlar. Çok fayda hasýl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiþ olmasý, bu faydanýn hasýl olmasý içindir. Bundan baþka, gizli faydalarý da yok deðildir.

[Ýbni Âbidin hazretleri, Redd-ül-muhtar kitabýnýn önsözünde diyor ki:
Ýmam-ý Muhammed Þafi’i, imam-ý a’zam Ebu Hanife’ye karþý çok edepli, saygýlý idi. (Ebu Hanife ile bereketleniyorum. Kabri yanýna gidiyorum. Güç bir sual karþýsýnda kaldýðým zaman, kabri yanýnda iki rekat namaz kýlýp, Allahü teâlâya dua ediyorum. Cevabý hemen hatýrýma geliyor) buyurmuþtur.]

Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer ayna gibidir. Iþýklarý birbirlerine aks eder. Ziyaret eden, kabre bakýp, Allahü teâlânýn kazasýna razý olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlaký feyzlenir. Bu feyz, kabirdekinin ruhuna aks eder. Meyyitin ruhuna, cenab-ý Haktan gelmiþ olan ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna aks eder.

Þafi’i âlimlerinden Alaüddin Ali bin Ýsmail Konevi, El-a’lam fi-Hayatil-enbiya kitabýnda diyor ki:
Peygamberlerin ve bütün müslümanlarýn ruhlarý, kabirlerine ve anýldýklarý yerlere inerler. Ruhlarýn, kabirleri ile baðlýlýklarý vardýr. Bunun için, kabir ziyareti müstehaptýr. Kendilerine verilen selamý iþitirler ve cevap verirler.

Hadis âlimi Abdulhak Eþbili, Akibet kitabýnda diyor ki:
Hadis-i þerifte, (Bir kimse, tanýdýðý bir mümin kardeþinin kabrine gelip, ona selam verince, meyyit onu tanýr ve selamýna cevap verir) buyuruldu.

Fahreddin Gazanfer Tebrizi diyor ki:
Bir þeyi çok düþünür, hiç anlayamazdým. Hoca Taceddin-i Tebrizi’nin kabri baþýnda oturup düþündüm. Anladým. Bazý âlimler, (Ýþlerinizde þaþýrdýðýnýz zaman, kabirdekilerden yardým isteyiniz) hadis-i þerifindeki (kabirde olanlar), (Ölmeden önce ölünüz!) emrine uyarak, tasavvuf yolunda yükselmiþ olan Evliyadýr dediler. (Kýrk Hadis)

Sözleri birbirini tutmuyor
Feth-ül mecid ismindeki vehhabi kitabýnýn 485. ve sonraki sayfasýnda da, hak olan Ehl-i sünnet bilgilerini yazmak zorunda kalmýþ, bunlarýn arasýnda bozuk, zehirli saldýrýlarýndan da geri kalmamýþtýr. Diyor ki:
(Resulullah, kabir ziyaret ederken ahireti hatýrlamayý, meyyite dua ederek, ona ihsanda bulunmayý, ona acýmayý, istiðfar etmeyi emretmiþtir. Ziyaret eden kimse, hem kendisine, hem de meyyite iyilik etmiþ olmaktadýr. Müslim’in, Ebu Hüreyre’den bildirdiði hadiste (Kabirleri ziyaret ediniz! Kabir ziyareti, ölümü hatýrlatýr) buyuruldu. Abdullah ibni Abbas diyor ki, Resulullah Medine’de, kabristan yanýndan geçiyordu. Kabirlere bakarak, (Esselamü aleyküm ya ehlel-kubur! Yagfirullahü lena ve leküm, entüm selefüna ve nahnü bil-eser) buyurdu. Bu hadis-i þerifi imam-ý Ahmed ve Tirmizi bildirmektedir. Ýbnül-Kayyýmý Cevziyye’nin, imam-ý Ahmed’den bildirdiði hadis-i þerifte, (Size, kabir ziyaretini yasaklamýþtým. Þimdi, kabirleri ziyaret ediniz! Böylece ahireti hatýrlarsýnýz) buyurdu.
Ýbni Mace’nin Abdullah ibni Mesud’dan bildirdiði hadis-i þerifte, (Kabir ziyaretini önce yasaklamýþtým. Þimdi ziyaret ediniz! Böylece dünyaya gönül vermekten kurtulur, ahireti hatýrlarsýnýz) buyuruldu.
Ýmam-ý Ahmed’in, Ebu Said’den bildirdiði hadis-i þerifte, (Kabir ziyaretini size yasaklamýþtým. Þimdiden sonra ziyaret edebilirsiniz. Böylece, ibret alýr, gafletten uyanýrsýnýz) buyuruldu.
Ýbn-ül Kayyýmý Cevziyye, Seleme-tebni Verdan’dan haber veriyor. Diyor ki, Enes bin Maliki gördüm. Resulullaha selam verdi. Sonra bir kabrin duvarýna dayandý, dua etti. Müþrikler kabir ziyaretini deðiþtirdiler. Dini tersine çevirdiler. Kabre giderek, meyyiti, Allah’a þerik yapýyorlar. Meyyite dua ediyorlar. Meyyit vasýtasý ile Allah’a dua ediyorlar. Ýhtiyaçlarýný meyyitten istiyorlar. Bereketin ondan gelmesini bekliyorlar. Düþmanlarýna karþý onun yardým etmesini diliyorlar. Böylece, kendilerine de, ölüye de kötülük yapýyorlar. Resulullah, bu kötü âdetleri önlemek için, kabir ziyaretini erkeklere yasak etmiþti. Sonra, tevhid kalblere yerleþince, kabir ziyaretine izin verdi. Fakat kabirde hücr [saçma, çirkin söz] söylemek yasak edildi. Hücrün en büyüðü, kabir baþýnda, söz ve hareket ile þirk yapmaktýr. Þimdi, türbeleri süslüyorlar, camilere bakmýyorlar. Allah’ýn Peygamberlerle bildirdiði dini tersine çeviriyorlar. Þiiler, insanlarýn en cahilleri ve dinden en uzak kalanlarý olduðu için, türbeleri yapýyorlar. Camileri yýkýyorlar) diyor.
CEVAP
Cahillerin ve sapýklarýn kabir baþlarýnda ve türbelerde yaptýklarý taþkýnlýklara, þirke ve Allahü teâlânýn yarattýðýný düþünmeyenlere karþý, elbette biz de karþýyýz. Elbet þirkin ve müþriklerin düþmanýyýz. Asýrlardýr bütün ehl-i sünnet âlimleri hayatlarýnda ve eserlerinde bunun mücadelesini yapmýþlardýr. Yanlýþ itikadlara cevap vermiþ, doðru yolun ehl-i sünnet vel cemaat olduðunu ispat etmiþlerdir. Hangi birinin ismini ve kitabýný yazalým ki, binlercedir. Mesela ikinci binin müceddidi imam-ý Rabbani hazretleri eserlerinde bu hususu çok güzel ve açýk anlatmaktadýr. Ýnsafla okuyan gerçekleri görür. [Ýmam-ý Rabbani hazretlerinin Mektubat kitabýnýn birinci cildi, Müjdeci Mektuplar adý altýnda Türkçeye çevrilip basýlmýþtýr. Diðer cildlerden ve eserlerinden önemli kýsýmlar da Seadet-i Ebediyye kitabýnda vardýr. Bu iki kitap, http://www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.]

Fakat, vehhabiler kabir ziyaretine, Kur’an-ý kerim okuyup, sevabýný meyyitin ruhuna göndermenin, dua etmenin meyyite fayda vereceðine inandýklarýný yazdýklarý halde, meyyit iþitmez, his etmez, ona bir þey söylemek, Peygamberden þefaat istemek, Evliyayý vesile ederek, Allahü teâlâya dua etmek þirk olur diyorlar. Sözleri birbirini tutmuyor.

[Daha doðrusu maksatlarýný gizlemektedirler. Doðru bilgileri yazýp, aralarýnda zehirlerini kusmaktadýrlar. Hem bunlara inandýðýný yaz, hem de böyle olmaz de. Hiç böyle þey olur mu? Böyle yapan maksatlý deðilse deli demezler mi? Deli olmadýklarýna göre, Ýngiliz casusu Hempher’in maksadýna hizmet ettikleri anlaþýlmýyor mu?]

Ruh ölmez diyorlar, ama hareket edeceðine, tasarrufuna inanmýyorlar.
Þeytanýn tasarrufuna inanýyorlar, Peygamberin evliyanýn tasarrufuna inanmýyorlar.

Ýbni Teymiye, ibni Kayyým gibi kendilerinin imamý olan müctehid dedikleri zatlar bile, ölüler iþitir, görür, üzülür, sevinir diyorlar. Bunlar da güya hem inanýyor hem de böyle þey olmaz diyorlar.

Allah yolunda olan þehid ölmez diyorlar, ancak Peygamber ölüdür diyorlar. Yahu, Peygamber Allah yolunda deðil midir? Peygamber Allah yolunda olmazsa þehid nasýl olur ki? Peygamber mi üstündür þehid mi? Þehidin müslümanlýðý da þehidliði de o yüce Peygambere iman etmeye baðlý deðil midir?

Bunlar kimi kandýrýyorlar? Bir yandan inandýk diyorlar, diðer yandan inkâr ediyorlar. Hem inanýp hem de böyle olmaz diyene deli demezler mi? Deli deðilse, maksatlý deðiller midir?

Biz yine açýklamalarýmýza devam edelim:

Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kimse, din kardeþinin kabrini ziyarete gider ve mezarý baþýnda oturursa onu tanýr ve selamýna cevap verir.) [Ýbni Ebiddünya]

(Bir kimse tanýdýðý kabir yanýna gelip selam verirse, meyyit de onu tanýr ve selam verir. Tanýmadýðý kabrin baþýna gelip selam verirse, selamýna cevap verir.) [Beyheki]

Onu tanýmasý ve selam vermesi, meyyitin onu gördüðünü ve selamýný iþittiðini göstermektedir. Çünkü ölmek, bazý cahillerin dedikleri gibi, yok olmak olsa idi, onun bütün duygularýnýn yok olmasý lazým gelirdi. Meyyit kendini ziyaret edeni, kabri baþýna geleni görmektedir. Görmeseydi, dünyada tanýmamýþ olduðunu tanýmamasý bildirilmezdi. Birincisini tanýyarak cevabý veriyor. Ýkincisinin selamýna, tanýmayarak cevap veriyor.

Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Kabrimin yanýnda, benim için okunan salevatý iþitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir.) [Ýbni Ebi Þeybe] (Diri olan iþitir. Bir söz, diri olana bildirilir.)

(Ölü kabre konurken, ayak seslerini iþitir.) [Buhari] (Diri olan iþitir.)

(Ölüler yaptýðýnýz iyi iþlerinizi görünce sevinir, kötü iþlerinize üzülürler.) [Ý.Ebiddünya] (Diri olan sevinir, üzülür.)

Hadis-i þeriflerde, ziyaret kelimesi kullanýlmaktadýr. Meyyit, kabre geleni tanýmasaydý, ziyaret kelimesi kullanýlmazdý. Her dilde ve her lügatta, ziyaret kelimesi, tanýyan ve anlayan kimselerin buluþmasýnda kullanýlýr. (Selamün aleyküm) de anlayan kimseye söylenir.

Bir kimse, kabre yakýn bir yerde namaz kýlarsa, meyyitler bunu görür. Namaz kýldýðýný anlar ve imrenirler. Yezid bin Harun Sülemi diyor ki: Ýbni Saseb, bir cenazede bulundu. Bir mezar yanýnda iki rekat namaz kýldý. Sonra kabre dayandý. Diyor ki, vallahi uyanýktým. Kabirden bir ses iþittim. (Beni incitme! Siz ibadet yaparsýnýz, fakat iþitmezsiniz, bilmezsiniz. Biz ise biliriz. Fakat hareket edemeyiz. Bana göre, þu kýldýðýn iki rekattan daha kýymetli bir þey yoktur) dedi. Meyyit, ibni Saseb’in kabre dayandýðýný ve namaz kýldýðýný anlamýþtý. Ýbni Kayyým, bunu bildirdikten sonra, meyyitin iþittiðini gösteren, Eshab-ý kiramdan gelen çeþitli haberleri yazmýþtýr.

Vehhabi kitabýnýn (Allame) ismini verdiði ve yazýlarýný kendilerine senet olarak kullandýðý bu Ýbni Kayyýmý Cevziyye (Kitab-ür-ruh)da, (Bir kimse, bir kabri ziyaret edince, kabirde bulunan meyyit, ziyaret edeni bilir. Onun sesini iþitir. Onunla ferahlanýr. Onun selamýna cevap verir. Bu hâl, yalnýz þehidlere mahsus deðildir. Baþkalarý için de böyledir. Belli bir zamana mahsus da deðildir. Her zaman böyledir) dediði, (El-Besair)in 22. sayfasýnda yazýlýdýr. Vehhabilerin iddialarý kendi Allamelerinin bu sözüne ters düþmektedir.

Kabirde bulunan meyyitlere selam vermenin sünnet olduðunu, Ehl-i sünnet âlimleri söz birliði ile bildirmiþtir. Büyük âlim ibni Melek (Mesabih) kitabýný þerh ederken (Kabirde bulunanlara selam vermek) hadisini açýkladýktan sonra, (Bu hadis-i þerif, meyyitin iþitmeyeceðini söyleyenlerin yanýldýklarýný gösterdiði gibi, imam-ý Ahmed’in ve Ebu Davud’un (Sünen) kitaplarýnda ve Hakim’in (Müstedrek) kitabýnda ve ibni Ebi Þeybe’nin (El-musannef) kitabýnda ve Beyheki’nin (Azab-ül-kabir) kitabýnda ve Tayalisi ile Abdü ibni Hamid’in (Müsned) kitaplarýnda ve Hammad ibni Sýrri’nin (Ez-zühd) kitabýnda ve ibni Cerir ve ibni Ebi Hatem’in ve baþka âlimlerin sahih yollarla bildirdikleri Bera’ bin Azib’in bildirdiði, (Kabirdeki fitne ve sual) hadisinin sonunda, (Mümin olan meyyit için, kulum doðru söyledi sesi iþitilir. Kabre Cennetten yaygý serilir. Cennet elbiseleri giydirilir. Meyyit için Cennetten bir kapý açýlýr. Kabre Cennet kokularý yayýlýr. Görebildiði yerlere kadar yayýlýr. Güzel yüzlü, güzel elbiseli, güzel kokular saçan birisi gelir. Buna, sen kimsin? Senin o hayýrlý yüzün nedir der. Ben, senin salih amelinim der. Bunu iþitince, Ya Rabbi! Kýyamet çabuk kopsa! Ya Rabbi, kýyamet çabuk kopsa da, çoluk çocuðuma ve mallarýma kavuþsam der) buyurulmuþtur. Kâfir olan meyyit için, bunlarýn tersi, sýkýntýlar olur. Bu hadis-i þerif, meyyitin iþittiðini ve gördüðünü ve konuþtuðunu ve koku aldýðýný ve anlayýþý olduðunu ve düþündüðünü ve cevap verdiðini göstermektedir.

Bu iþlerin hepsi, kabir sualinden sonra olmaktadýr. Böyle olduðunu, âlimler sözbirliði ile söylemiþlerdir. Ýmam-ý Süyuti gibi hadis imamlarý, bu hadisin (Mütevatir), yani en doðru hadislerden olduðunu bildirmiþlerdir. Bu hadis-i þerif, ölülere selam vermenin, dirilere selam vermek gibi olduðunu ve onlarýn da iþittiklerini göstermektedir) demektedir.

Hz. Halid ibni Zeyd Ebu Eyyub-i Ensari hazretlerinin haber verdiði hadis-i þerifi Abdullah ibni Mübarek nakil etmektedir. Bu hadis-i þerifte, (Bir mümin vefat ederken, bir rahmet meleði, bunun ruhunu alýr. Meyyitler, dünyada müjde isteyenlerin toplandýðý gibi, bunun etrafýna toplanýrlar. Ona sormaya baþlarlar. Ýçlerinden birkaçý da, kardeþinizi býrakýnýz dinlensin! Çok sýkýntýlý yerden geliyor derler. Etrafýna üþüþürler. Dünyadaki tanýdýklarýný sorarlar. Filan adam ne yapýyor? Filanca kadýn evlendi mi? derler) buyurulduðunu bildiriyor.

Vehhabiler, ibni Teymiye’nin yolunda olduklarýný söylüyorlar. Onun büyük âlim olduðunu bildiriyorlar. Kendisine Þeyh-ül-Ýslam diyorlar. Halbuki, onun kitaplarýný ve fikirlerini kabul etmiyorlar. O, bütün meyyitlerin, þehidler gibi diri olduklarýný ve þehidler gibi rýzýklandýrýldýklarýný bildiriyor. Onun sözüne uymayan ve onun sözüne uyanlara kâfir ve müþrik damgasý basanlarýn, onun yolunda olduklarýna hiç inanýlýr mý? Resulullah, iþitmez ve ziyarete gelenleri, kendisine yalvaranlarý görmez, bilmez ve tanýmaz diyen ahmaklar, ibni Teymiye’nin bile yolunda deðil, Ýngiliz casusu Hempher’in oyununa gelmiþ olup kendi nefsleri, keyfleri arkasýndadýrlar.

Resulullah, kabirdekilere selam verin buyurdu. Bunun için, Esselamü aleyküm, ya ehle daril-kavmil müminin denir. Böyle selamýn da, iþiten ve anlayan kimseye söyleneceði belli bir þeydir. Ýþitmeselerdi, yokluða ve taþa selam vermek olurdu.

Resulullah efendimiz, Baki kabristanýný ve Uhud þehidlerini ziyaret ederdi. Büyük Ýslam âlimlerinden, Abdülhak-ý Dehlevi hazretleri, Medaric-ün-nübüvve kitabýnda Uhud gazvesini anlatýrken buyuruyor ki:
Ebu Ferde buyurdu ki, Resulullah, bir gün Uhud þehidlerini ziyaret etti. (Ey ibadete layýk olan Rabbim! Senin bu kulun ve Resulün þahidim ki, bunlar senin rýzaný kazanmak için þehid oldular!) dedikten sonra, bize dönerek, (Bunlar þehiddir. Ziyaret edenleri tanýrlar. Bir kimse bunlarý ziyaret ederse ve selam verirse, bunlar o selam sahibine cevap verirler. Kýyamete kadar, böyle cevap verirler) buyurdu.

Resulullah efendimiz, Uhud þehidlerini ziyarete gider, (Sabrettiniz. Size selam olsun!) buyururdu. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer de, halife iken, Uhud þehidlerini ziyaret ederek, böyle söylerlerdi.

Ýmam-ý Beyheki bildiriyor ki:
Abdullah ibni Ömer buyurdu ki, Cuma günü, güneþ doðmadan önce, babam [Hz. Ömer] ile, þehidleri ziyarete gittik. Babam hepsine selam verdi. Selamýna cevap iþittik. Bana, sen mi cevap verdin dedi. Hayýr, þehidler cevap verdiler dedim. Beni sað tarafýna geçirip, her birine ayrý ayrý selam verdi. Her kabirden, üçer defa cevap iþittik. Babam, hemen secdeye kapandý. Allahü teâlâya þükür eyledi.

Tesiri veren, yaratan, fayda ve zarar veren, yok eden ancak Allahü teâlâdýr
Ehl-i sünnet, Peygamberlere ve Evliyaya ibadet etmez. Allahü teâlânýn sevgili kullarý olduðuna ve Allahü teâlânýn, bunlarýn hatýrý ve hürmeti ile, kullarýna merhamet edeceðine inanýr. Zararý, faydayý yaratan, ancak Odur. Ondan baþka ibadete kimsenin hakký yoktur, der. Kabir ziyaretinde, kabirdeki zat vasýtasý ile Allahü teâlâya dua eder.

Hadika 2. cild, 126. sayfada diyor ki:
Resulullah ile ve Eshab-ý kiram ile ve Tâbiin ile, bunlar öldükten sonra da, Allahü teâlâya tevessül etmek, yani bunlarýn hürmeti için, dilekte bulunmak meþrudur. Tevessül etmek, þefaatini istemek demektir. Ehl-i sünnet âlimleri, bunun caiz olduðunu bildirdi. Mutezile fýrkasý [ve vehhabiler] ise inanmadý. Tevessül edenin duasýnýn kabul olmasý, tevessül olunanýn kerameti olur. Yani, öldükten sonra keramet göstermesi olur. Bid’at sahibi, sapýk olanlar buna inanmadý. Ýmam-ý Münavi (Camius-sagir) þerhinde, bu cahillere cevap vermektedir.

Ýmam-ý Sübki hazretleri buyuruyor ki:
(Resulullah ile tevessül (istigase) etmek, Ondan þefaat istemektir. Bu ise güzel bir þeydir. Önceki ve sonraki Ýslam âlimlerinden hiçbiri buna karþý bir þey demedi. Yalnýz ibni Teymiye bunu inkâr etti. Böylece doðru yoldan ayrýldý.)

Ali Ramiteni hazretleri buyurdu ki:
(Günah iþlememiþ bir dil ile dua ediniz ki, kabul olsun!) Yani, Huda dostlarýnýn huzurunda tevazu eyleyiniz, yalvarýnýz da, sizin için dua etsinler. Ýstigase, yani bir Veliye tevessül de, bu demektir.

Ýslam âlimlerinin büyüklerinden Abdülkadir-i Geylani, Muhyiddin-i Arabi, Takýyyüddin-i Ali Sübki, Ahmed ibni Hacer-i Mekki ve Abdülgani Nablüsi hazretleri, Evliyanýn kabirlerini ziyaret edip, onlara tevessül ederek, Allahü teâlâdan af ve merhamet istemek caiz olduðunu vesikalarla ispat etmiþlerdir. Yusuf Nebhani hazretleri Þevahid-ül-hak kitabýnda, o yüksek âlimlerin kitaplarýndan uzun yazýlar ve vesikalar alarak Hindistan’daki vehhabileri rezil etmektedir.

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyorlar ki:
Tesiri veren, yaratan, fayda ve zarar veren, yok eden ancak Allahü teâlâdýr. Onun þeriki yoktur. Peygamberler ve bütün diriler ve ölüler, tesir, fayda ve zarar yaratamazlar. Hiçbir þeye tesir yapamazlar. Yalnýz, Allahü teâlânýn sevgili kullarý olduklarý için, onlarla bereketleniriz.

Tefsir-i kebir’de diyor ki:
(Ýnsanýn ruhu, bedenden ayrýlýp, dünya ilgisinden kurtulunca, melekler âlemine, kudsi makamlara gider. O âleme mahsus kuvvetler kendinde hasýl olur. Birçok þeyler yapabilirler.)

Fahrüddin-i Razi hazretleri buyuruyor ki:
(Ruhu olgun, nefsi pak ve tesiri kuvvetli bir Velinin kabri yanýna gidip, bir zaman durulur ve o topraktaki Veli düþünülür ise, ruhu o topraða baðlanýr. Meyyitin ruhu da, bu topraða baðlý olduðu için gelen insanýn ruhu ile Velinin ruhu buluþmuþ olurlar. Bu iki ruh, karþýlýklý iki ayna gibi olur. Herbirinde olan mearif, kemalat, ötekine aks eder, yansýr. Ýkisi de çok faydalanýr.) [El-metalib-ül-aliyye]

Alaüddin-i Attar hazretleri buyurdu ki:
(Meþayýhýn kabirlerini ziyaret edene, onlarý anladýðý ve baðlandýðý miktarca fayda hasýl olur. Onlarýn kabirlerinden, çok fayda alýnýr. Fakat, ruhlarýna baðlanmak, [yani rabýta yapmak] daha faydalýdýr. Çünkü, uzak ve yakýn olmanýn bunda bir tesiri yoktur.) [Seadet-i Ebediyye]

Kabirleri ziyaret etmekte ve Evliyayý vesile ederek dua etmekte faydalar vardýr. Çünkü hadis-i þerifte buyuruldu ki:
(Mümin, mümin kardeþinin aynasýdýr.) [Ýbni Asakir, Dare Kutni]
Bu hadis-i þeriften anlaþýlýyor ki, ruhlar, birbirlerinin aynalarý gibidir. Birbirlerinde görünürler. Kabir baþýnda, o Veliyi düþünüp, vesile eden kimsenin ruhuna, Velinin ruhundan feyz gelir. Hangisinin ruhu zayýf ise, kuvvetlenir. Birleþik iki kaptaki sývý gibidir. Yüksek olan ruh zarar eder. Kabirdekinin ruhu aþaðý derecede ise, ziyaret edenin ruhu sýkýntý duyar. Bunun içindir ki, Ýslamiyet’in baþlangýcýnda, kabir ziyareti yasak edilmiþti. Çünkü mezarda olanlar, cahiliye zamanýndan kalmýþ olanlardý. Müminler de ölmeye baþlayýnca, kabir ziyaretine izin verildi.

Peygamberin veya bir Velinin kabri ziyaret edilince, o Veli düþünülür. Hadis-i þerifte, (Salihler düþünüldüðü zaman, Allahü teâlâ merhamet eder) buyuruldu. Bu hadis-i þeriften anlaþýlýyor ki, kabir ziyaret edene, Allahü teâlâ merhamet eder. Merhamet ettiði kulunun duasýný kabul buyurur. Kabir ziyaret edilmez, Evliyaya tevessül olunmaz sözünün, senetsiz bir düþünce, bir görüþ ayrýlýðý olduðu meydandadýr. (Ben öldükten sonra, bir müslüman beni ziyaret ederse, diri iken ziyaret etmiþ gibi olur) hadis-i þerifi, bu inanýþý kökünden çürütmektedir. Kabir ziyaretinin lazým olduðunu göstermektedir. Bu hadis-i þerif, vesikalarý ile, Künuz-üd-dekaýk kitabýnda yazýlýdýr.

Ayrýca, (Kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiþ gibi olur) hadisi, Hücre-i saadeti ziyaret ederek faydalanmayý emir buyurmaktadýr. Onu diri iken ziyaret eden, çok faydalanarak ayrýlýrdý. Mübarek kabrini ziyaret edenlerin de, böyle ayrýlacaklarýný, bu hadis-i þerif bildiriyor.
Kabri saadeti ziyaret için uzaklardan gelmek de sünnettir.
Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kimse beni ziyaret etmek için gelse ve baþka bir þey için niyeti olmasa, kýyamet günü ona þefaat etmemi hak etmiþ olur.) [Müslim]

(Kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiþ gibi olur.) [Taberani]
(Hac edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiþ olur.) [Dare Kutni]

(Kabrimi ziyaret edene þefaatim helal oldu.) [Bezzar]
(Bana selam verene, ben de selam veririm.) [Beyheki]

(Kabrimin yanýnda, benim için okunan salevatý iþitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir.) [Ýbni Ebi Þeybe]

Allah’ýn kudretinden þüphe edilmez
Ýlaca þifa özelliðini veren, dirinin yardým etmesine kuvvet veren Allahü teâlâ, vefat eden bir Peygambere veya evliyaya yardým etme kuvvetini vermekten aciz midir?

Aslýnda, Allah’ýn kudreti olmadan, dirinin yardým edeceðine inanmak þirktir. Dirinin yardým edeceðine inanýp da, Allah’ýn kudreti ile ölünün, yardým edeceðine inanmamak da, Allah’ý aciz kabul etmek olacaðý için küfür olur. Halbuki Allahü teâlâ her þeye kadirdir. Ölüden diri, diriden ölü yaratýr. (A.Ýmran 27)

Diriye, ölüye ve her þeye yardým ancak Allah’tan olur. Kur’an-ý kerimde mealen, (Yardým ancak ve yalnýz Allah’tandýr) buyuruldu. (A.Ýmran 126)

Kabirdeki Peygamber veya Veli, ancak Allahü teâlânýn izni ile yardým etmektedir. Allah’ýn bu kudretinden þüphe eden müþrik olur.

Ýrþad-üt-talibinde, (Vefat eden evliyanýn, feyz vermesi kesilmez, hatta artar) buyuruluyor. Bunun için mesela sýkýntýsý olan bir kimse, bir evliyanýn kabrine giderek, (Ey mübarek zat, Allahü teâlâya dua et, þu sýkýntýdan kurtulayým) gibi sözler söylemesinin caiz olduðu, (Et-tevessül-ü bin-Nebi...) kitabýnda yazýlýdýr.

Þehidler gibi Enbiya ve Evliya da Allah yolunda olup diridir. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin. Bilakis onlar diridir, ama siz bunun þuurunda deðilsiniz.) [Bekara 154]

Abdülhak-ý Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Ruhun ölmediðini âyet-i kerime ve hadis-i þerifler bildiriyor. Ruh þuur sahibidir, ziyaret edenleri tanýr. Evliyanýn ruhu, diri iken de, öldükten sonra da, yüksek mertebededir, öldükten sonra da kerameti görülür. Keramet sahibi olan ruhlardýr. Ruh ise, insanýn ölmesi ile ölmez. Kerameti yaratan Allah’týr. Her þey Onun kudreti ile olur. Her insan, Onun kudreti karþýsýnda, diri veya ölü iken de hiçtir. Allahü teâlânýn, bir evliyasý vasýtasý ile, bir kuluna ihsanda bulunmasý þaþýlacak bir þey deðildir. Diri iken de, ölü iken de bir þey yaratamaz. Ancak Allahü teâlânýn yaratmasýna vasýta olur. (Miþkat)

Hadika’da, (Ölülerden bir þey isterken bu iþleri sebeplerin deðil, Allahü teâlânýn yaptýðýna inanmalýgöz kırpma buyuruluyor. Hadis-i þerifte buyuruldu ki:
(Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardý.) [Deylemi]

Vehhabilerin allame dedikleri, müctehid bildikleri ibnül-Kayyýmý Cevziyye bile Kitab-ür-ruh kitabýnda diyor ki:
(Dirilerin ruhlarý ile ölülerin ruhlarýnýn buluþtuklarýný bildirenlerden biri de þudur: Diri, ölüyü, rüyada görerek, ondan bir þeyler soruyor. Meyyit dirinin bilmediklerini ona haber veriyor. Verdiði, olmuþ veya olacak haberler doðru çýkýyor. Çok defa, diri iken gömmüþ olduðu ve kimseye bildirmediði malýn yerini haber veriyor. Alacaðý olduðunu ve þahitlerini bildirmesi de çok görülmüþtür. Kimsenin bilmediði, kendinin gizli yaptýðý bir iþi haber vermesi ve bildirdiði gibi çýkmasý çok görülmüþtür. Çok þaþýlacak bir þey de, þu zamanda öleceksin dediði kimsenin, o zamanda öldüðü görülmüþtür. Bir dirinin gizlice yaptýðý bir iþin, bir ölü tarafýndan baþka bir diriye bildirilmesi de çok görülmüþtür.)

Ýmam-ý Süyuti hazretleri, Þerh-us-sudur kitabýnda, Muhammed bin Sirin’den bildiriyor ki:
Meyyitin bildirdiði þeyler, hep doðrudur. Çünkü meyyit, hiç yalan ve yanlýþlýk olmayan bir âlemdedir. O âlemde olanlar, hep doðru söyler. Gördüklerimiz ve anladýklarýmýz, bu sözümüzü kuvvetlendirmektedir. Ýbnül-Kayyým ve baþkalarý da böyle söylediler. Ruh, latif olduðu için, duygu organlarý ile anlaþýlmayan þeyleri anlamaktadýr.

Fetava-yý Hindiyye kitabýnda buyuruyor ki:
(Kabir ziyaretinin yasak olmadýðýný imam-ý a’zam Ebu Hanife bildirmiþtir. [Vehhabi kitabý da, kabir ziyaretinin caiz olduðunu yazmaktadýr.]

Tehzib kitabýnda diyor ki:
(Kabir ziyareti müstehaptýr. Meyyiti ziyaret etmek, yakýn ve uzaklýðýna göre onu diri iken ziyaret etmek gibidir.)

Hüseyin Semani’nin Hazanetül-müftin kitabýnda da böyle yazýlýdýr.

Kabristanda, yüksek sesle veya yavaþça, (Sure-i mülk) okunabilir. Diðer surelerin de okunacaðý, Zahire kitabýnda, (kabirlerin yanýnda Kur’an-ý kerim okumanýn fazileti) anlatýlýrken bildirilmektedir. Kadihan Hasen’in, Haniyye fetvalarýnda yazýlý olduðu gibi, meyyitin Kur’an-ý kerim sesini duyarak rahatlamasýný niyet eden kimse, yüksek sesle okur. Böyle niyet etmeyen kimse, yavaþ okur. Çünkü, Allahü teâlâ, Kur’an-ý kerimi nasýl okunursa okunsun iþitir.

Bezzaziyye’de diyor ki:
Kabristandaki yeþil otlarý koparmak mekruhtur. Çünkü, bu otlar, tesbih eder. Bu tesbihler, meyyitin azaptan kurtulmasýna yarar. Meyyit bu tesbihlerle rahat eder.

Þernblali’nin, Ýmdad-ül-fitah kitabýnda ve Hanefi âlimlerinden baþkalarýnýn kitaplarýnda da böyle olduðu yazýlýdýr. Fetva vermek derecesine yükselmiþ olan böyle büyük âlimlerin bildirdiklerine göre, meyyit, dirilerin iþitemediði, yeþil otlarýn tesbihi gibi sesleri iþitince, kendisine seslenen insanýn sesini iþitmez olur mu? Ýþitmez diyenler, belki dünyada kulakla iþitildiði gibi iþitmezler demek istemiþlerdir. Böyle olunca, fýkýh kitaplarýnda yemin bahsinde yemini anlatýrken söylediklerinin aralarý bulunmuþ olur. Resulullahýn hadis-i þerifine de inanýlmýþ olur. Âlimler arasýnda sözbirliði hasýl olur. Çünkü, sahih hadisi býrakýp da, baþkasýnýn sözüne uymak hiç bir âlim için caiz olmaz.

[Ýbni Hümam, Hidaye þerhi olan Feth-ul-kadir kitabýnda diyor ki:
Hanefi mezhebinin âlimleri yemin bilgilerini anlatýrken diyorlar ki, (Meyyit iþitmez. Bir kimse ile konuþmamak için yemin eden bir kiþi, onun ölüsü ile konuþsa, yemini bozulmaz.) (Hanefi âlimlerinin yemin için olan sözleri örf ve âdete dayanmaktadýr. Bu sözler, ölünün iþitmediðini göstermez. Hanefi âlimleri, yemin üzerinde bilgi verirken; bir kimse et yememek için yemin etse, sonra balýk yese, yemini bozulmaz. Halbuki, Allahü teâlâ balýða güzel et demiþtir. Fakat âdette balýk eti, baþkadýr. Bunun gibi bir kimse, birisi ile konuþmamaya yemin etse, öldükten sonra ona söylese, yemini bozulmaz. Çünkü, âdette konuþmak demek, karþýlýklý konuþmak demektir. Meyyit iþitir, fakat iþitecek gibi konuþmadýðý için âdete göre konuþulmuþ olmaz. Bunun için, o kimsenin yemini bozulmaz) denilmiþtir. Meyyit iþitmediði için, yemini bozulmaz demek deðildir.]
Gönderen: 09.09.2006 - 00:37
Bu Mesaji Bildir   Beyza üyenin diger mesajlarini ara Beyza üyenin Profiline bak Beyza üyeye özel mesaj gönder Beyza üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolcu66 su an offline kolcu66  
100 Mesaj -
Allahü teala razý olsun kardeþim. Güzel kaynak, doðru bilgiler ve doðru fýrkadan(Ehl- Sünnet vel Cemaat) bilgiler olunca insanýn gönlü, gözü açýlýyor.

Bugün bu makaleyi okumuþtum bir vesile ile.

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1690
Adresiden yazým hatalarý olmaksýzýn okunabilir.

Selamlar...
Gönderen: 09.09.2006 - 23:27
Bu Mesaji Bildir   kolcu66 üyenin diger mesajlarini ara kolcu66 üyenin Profiline bak kolcu66 üyeye özel mesaj gönder kolcu66 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1558 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
olgan (52), elukumeluk (29), kefeli78 (59), TuncayOzan (48), uysaladam28 (48), KoraY (36), gunduz1966 (59), betul16 (35), Amigo1907 (38), TWEEN (42), berkan_33 (39), Abdullahper (42), ..::Suheda::.. (37), Negarip (35), zeynelabidin (59), KüBraa (36), Zehra_NL_70 (38), helvaci (33), saliha88 (37), erkam sezer (47), atilla854 (52), sizofren (50), safranbolulu_84 (41), cem can (52), mkalender (54), bulentguven (45), ali polat (52), Yusuf1978 (47), Beycumali (38), Avci1 (53), yahya77 (57), Dreams_25 (45), abdullah ravza (42), IceCubenow (40), xundar (44), capanoglu87 (38), sevin (38), yamyam (46), Nur talebesi (38), Suheda (36), reptir5 (47), mehmed_13 (36), matrx58 (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70644 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.