0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » HUNEYN SAVASI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
HUNEYN SAVASI
569 Mesaj -
(Þevval, 8. H/630 M.)

Mekke'nin fethinden sonra Müslümanlarla Havazin Müþrikleri arasýnda meydana gelen savaþ.

Rasûlüllah (s.a.s) Mekke'nin fethi için Medine'den ayrýldýðý zaman, nereye gideceðini açýklamamýþtý. Rasûlüllah'ýn Havazin kabilesi kendi üzerlerine gelebileceði endiþesiyle savaþ hazýrlýklarý yapmýþtý. Müslümanlar Mekke üzerine yürüyüp orayý fethedince, Havazin kabilesi artýk sýranýn kendilerine geldiðini anladýlar ve savaþ hazýrlýklarýný tamamlayýp kendilerinin saldýrmalarýnýn daha uygun olacaðýný hesapladýlar. Rasûlüllah bütün Arabistan'ý tevhid bayraðý altýnda birleþtirmek kararýnda olduðu için, müslümanlarla müþriklerin er veya geç çatýþmalarý kaçýnýlmazdý.

Havazinliler; Taifli Sakifoðullarý ve diðer müþrik Arap kabileleri ile ittifak kurarak kýsa bir zaman içinde yirmibin kiþilik bir ordu hazýrlamýþlardý. Havazinlilerin lideri Mâlik bin Avf, bu savaþýn bir ölüm kalým savaþý olduðunun farkýnda idi. Askerlerinin bütün güçleriyle savaþmasýný saðlamak için kabilesinin bütün çocuklarýný, kadýnlarýný ve mallarýný birlikte getirmiþti. Bu hareketiyle, bir yenilginin onlar için top yekûn yok olma anlamý taþýyacaðýný herkese anlatmak istiyordu.

Rasûlüllah (s.a.s), müþrik kabilelerin bu ittifaklarýný ve savaþ hazýrlýklarýný haber alýr almaz derhal savaþ hazýrlýklarýna baþladý. Hazýrlýklarý süratle tamamladýktan sonra 12.000 kiþilik bir orduyla Mekke'den çýktý. Ýslâm ordusunun dörtbini Ensardan, bini Muhacirlerden, beþbini müslüman olan Arap kabilelerinden, ikibini de Mekkelilerden oluþuyordu. Hatta Seksen kadar Mekkeli müþrik de onlarla birlikte idi. Müþriklerin baþlýca amacý, galibiyet halinde ganimetten pay almak ve müslümanlarýn durumlarýný görmekti.

Ýslâm ordusu muntazam bir yürüyüþle Huneyn civarýna geldi. Ýslâm ordusunun böylesine büyük bir kuvvetle savaþa çýkmasý müslüman savaþçýlar üzerinde son derece büyük bir etki uyandýrdý. Hatta içlerinden bazýlarý iþi kibir noktasýna kadar götürerek böyle büyük bir ordunun asla yenilemeyeceðini düþündüler. Bunu Rasûlüllah'a açýkça söyleyenler bile oldu. Rasûl aleyhisselam bu sözlerden hiç hoþlanmadý. Çünkü, ordu ne kadar büyük ve kuvvetli olursa olsun, gurur ve ihmal yüzünden darma daðýn olabilirdi. Müslümanlarý þimdiye kadar zafere ulaþtýran sayýlarý ve kuvvetleri deðil, Allah'a olan imanlarý ve Allah'ýn yardýmý idi. Bunu unutmak, kulluk bilincinin zedelenmesine ve her zaman felâketlere neden olmuþtu.

Mâlik bin Avf, ordusuyla Huneyn'e daha önce gelmiþti. Huneyn, Mekke ile Tâif arasýnda, Tihame bölgesinde birçok iniþli çýkýþlý, dar geçitleri ve gizli yollarý olan geniþ bir vâdidir. Mâlik, vadinin doðal durumundan yararlanarak ordusunu pusuya yatýrdý.

Rasûlüllah Huneyn civarýna gelince bir yoklama yaparak Ýslâm ordusuna savaþ düzeni aldýrdý. Öðütler vererek çarpýþmaya teþvik etti; sadakat ve baðlýlýk gösterirler, güçlüklere göðüs gererek dayanýrlarsa zafere ulaþacaklarýný müjdeledi.

Ýslâm ordusunun öncü süvârî birliðinin kumandaný Halid b. Velid idi. Ordu Huneyn vadisine doðru hareket etti. Halid b. Velid gururlu bir þekilde, düþmanýn pusu kurmasý ihtimalini hiç hesaplamaksýzýn düþmanýn iþgal ettiði tahmin edilen yere doðru ilerledi. Fakat hiç ummadýklarý bir anda müthiþ bir saldýrýya uðradýlar. Askerler ne yapacaklarýný þaþýrdýlar. Bu ani ve amansýz saldýrý, Halid b. Velid'in komuta ettiði Süleymoðullarý atlýlarý arasýnda büyük bir bozguna yol açtý. Geriye dönüp hýzla kaçmaya baþladýlar. Korku ve panik bir anda asýl ordu içinde de yayýldý. Ordu þaþkýn bir vaziyette kaçýþmaya baþladý.

Yirmi yýldýr çetin mücadelelerle elde edilen parlak sonuç, þimdi, bu sabahýn alaca karanlýðýnda bir anda sönüp gidecek miydi? Hayýr. Allah, Rasûlünü býrakmaz, dünya yine þirkin karanlýðýna dönemez, tevhid dini sönmezdi. Ufuktan güneþ doðmadan, sabahýn alaca karanlýðýnda, Ýslâm'ýn güneþi batamazdý. Yalnýz Allah'ýn emir buyurduðu üzere sabretmek, dayanmak gerekiyordu.

Rasûlüllah da öyle yaptý. Yanýnda sadece Hz. Ali, Hz. Abbas, amcasý Haris'in oðlu, Ebu Süfyan ve iki oðlu (ki birisi ilk anda þehid olmuþtur) Fazl ibn Abbas, Eymen ibn Ubeyd (Rasûlüllah'ýn azadlýsý Ümmü Eymen'in oðlu) ve Üsame Ýbn Zeyd'den oluþan sekiz kiþi kalmýþtý. Buna raðmen büyük bir kahramanlýk ve dayanaklýlýk örneði göstererek yanýnda kalan bir avuç müslümanla birlikte savaþa koyuldu. Hz. Abbas, Rasûlüllah (s.a.s)'e bir zarar gelmemesi için atýnýn dizgininden tutmuþ, çevrelerini saran düþmaný yarmaya çalýþýyordu.

Bu arada, bazý Mekkeliler müslümanlarýn daðýlýþýný görünce, sevinç duygularýný gizlemeye bile gerek görmeden kalblerinde bulunaný dile getiriyorlardý. Çantasýnda taþýdýðý fal oklarýyla savaþa gelen Ebu Süfyan b. Harb, "artýk onlarýn bu bozgunlarý denize varýncaya kadar sürer. Andolsun ki Havazinliler onlarý yener" derken, Safvan b. Ümeyye'nin sözde müslüman olan kardeþi Kelede, "Muhammed ile ashabýnýn bozguna uðradýklarým müjdelerim; artýk bugün sihir bozuldu" diyordu. Uhud'da öldürülen Kureyþ'in sancaktarý Osman ibn Ebi Talha'nýn oðlu Þeybe ise, "Bugün Muhammed'den intikam alýyorum" diye baðýrýyor, fýrsattan istifade ederek Rasûl aleyhisselâmý öldürmenin yollarým arýyordu.

Savaþýn kargaþasý içinde Rasûlüllah vadinin sað tarafýna doðru çekildi. Câbir'den yapýlan bir rivâyete göre Rasûlüllah (s.a.s) kaçýþan müslümanlara, "Nereye gidiyorsunuz ey insanlar! Ben Rasûlüllahým, Ben Muhammed b. Abdullah'ým" diye sesleniyordu. Fakat develer birbirine giriyor, insanlar alabildiðine kaçýþýyordu. Bunun üzerine Rasûl aleyhisselâm yanýndaki Hz. Abbas'tan müslümanlarý çaðýrmasýný istedi. Hz. Abbas yüksek sesle "Ey Akabe'de biat eden Ensar, gelin! Ey Rýdvan aðacý altýnda bey'at edip söz veren Muhacirler, dönün! Muhammed buradadýr! Nereye gidiyorsunuz?" diye baðýrmaya baþladý. Bu çaðrýyý duyanlar "lebbeyk" diyerek koþup Rasûlüllah'ýn çevresinde toplanmaya baþladýlar.

Rasûlüllah (s.a.s), çevresinde toplanan müslümanlarý muntazam bir birlik haline getirerek düþmana karþý saldýrýya geçti. Çarpýþmanýn olaðanüstü bir þiddet kazandýðý sýrada "Ýþte ocak þimdi kýzýþtý" buyuran Rasûlüllah, yerden bir avuç toprak alýp düþmanlarýn üzerine fýrlattý.

Çarpýþma þiddetle sürerken Hz. Ali büyük bir fedâkarlýk ve teslimiyet örneði göstererek Havazin kabilesinin sancaktarýný öldürmeye muvaffak oldu. Bu olay müslümanlarýn savaþ güç ve isteklerini bir kat daha artýrdý. Savaþ öylesine þiddet kazanmýþtý ki, düþman bu kesin taarruza karþý koyamayarak hezimete uðradý ve kaçmaya baþladý.

Allah'ýn yardýmý bir kere daha yetiþmiþti. Allah müslümanlarý sýnamýþ, bir anlýk gafletlerinin sonucunu onlara acý bir þekilde göstermiþti. Bu savaþtan sonra nazil olan bir âyette bu durum þöyle dile getirilmektedir: "Andolsun ki. Allah size birçok yerlerde ve çokluðunuzun sizi böbürlendirdiði fakat bir faydasý olmadýðý, yeryüzünün geniþ olmasýna raðmen size dar gelip de bozularak arkanýzý döndüðünüz Huneyn gününde yardým etmiþti" (et-Tevbe, 9/25).

Rasûlüllah (s.a.s) düþmanýn kaçmaya baþladýðýný görür görmez derhal takip edilmesini emir buyurdu. Düþman gayet þiddetli bir þekilde takip edilmeyle baþlandý. Havazin kabilesi reisi Mâlik bin Avf yanýnda az bir kuvvet olduðu halde yüksek bir tepe üzerinden ordusunun geri çekilmesini himaye etmeye çalýþtý. Fakat ordu ile birlikte getirdiði kadýn ve çocuklarý savunma baþarýsýný gösteremedi.

Bu savaþta müslümanlar düþmandan çok sayýda esir ve ganimet elde ettiler. Savaþta öldürülmüþ olanlarýn miktarý sayýldýðýnda Ýslâm ordusunun beþ þehid, düþman ordusunun ise yetmiþ kayýp verdiði anlaþýldý.

Düþman ordusu daðýnýk biçimde ve deðiþik yönlerde geri çekildiði için birçok kollara ayrýldý. Bir kýsmý Mâlik bin Avf komutasýnda olduklarý halde Mekke-Taif yolunu izleyerek Taif kalesine, bir kýsmý Batn-ý Nahle'ye, bir kýsmý da Evtâs taraflarýna gittiler.

Rasûlüllah Evtâs yönünde kaçanlarý izlemek üzere bir birlik görevlendirdi. Bu birlik düþmana Mekke'nin kuzey doðusunda bulunan Evtâs'a vardý. Aralarýnda son derece kanlý bir savaþ oldu. Hatta savaþ sýrasýnda müslüman birliðin komutaný Ebu Amr þehid oldu. Fakat onun yerine geçen kardeþi Ebu Mûsâ el-Eþ'arî düþman kesin bir yenilgiye uðrattý.

Rasûlüllah (s.a.s) bu zaferden son derece büyük bir memnunluk duydu. Elde edilen ganimeti münasib bir zamanda müslüman savaþçýlar arasýnda taksim etmek üzere bir sahabenin muhafazasýna býrakan Taif` kalesine sýðýnan düþmaný takiben Taif'e doðru hareket etti. Huneyn savaþýyla Arap yarýmadasýnýn Þirkten temizlenmesi ve tevhidin hakim kýlýnmasý yolunda önemli bir adým daha atýlmýþ oluyordu .





HAYBER GAZVESÝ



Hz. Peygamber'in hicretin 7. yýlýnda fethettiði, Þam-Medine yolu üzerinde Medine'nin 150 km. kuzeyinde Yahûdilerin oturduðu bir yerleþim merkezi. Hayber Yahûdi dilinde kale demek olup burasý ayný zamanda hurma ve tahýl merkezidir. Kalesinin yedi burcu vardýr. Bunlar Nâim, Kamûs, Þýk, Netah, Sülâfim, Vatih ve Ketîbe'dir (Ýbn Sa'd et-Tabakâtü'l-Kübrâ II,106) Hz. Peygamber Hayber Yahûdilerinin Medine'ye karþý müþriklerle ittifak halinde olmalarý ve pek çok Yahûdi kabilesi'nin burada toplanmasýndan dolayý Hudeybiye musalahasýndan sonra Hayber'i fethetmek üze re hazýrlýklara baþladý (Vakýdî, Kitabü'l Meðazî, II, 441-442, Ýbn Hiþâm, es-Siretü'n-Nebeviyye, III, 201)

Hz. Peygamber, bu cihad hareketi için sadece cihada raðbet edenlerin katýlmasýný emretti. Medine'de Siba' b. Urfuta'yý vekil býraktý. Eþi Ümmü Seleme'yi yanýna alarak 1400 yaya, 200 süvari ile yola çýkarken; "Biz buranýn hayrýný isteriz" buyurmuþtur. Rasûlullah Medine'den hareket ettikten sonra Hayber ile Gatafan kabilesi arasýna karargahým kurdu. Sabaha kadar burada bekledi (Ýbn Hiþâm, es-Sîre, III/343). Gatafanlýlarýn Hayber'e yardýmýný engellemek için burada konaklamýþ bulunuyordu. Hayberliler sabaha kadar, müslümanlarýn geliþinden haberdar olmamýþlardý. Sabahleyin kalelerinin kapýsýný açtýklarýnda; "Muhammed gelmiþ ve günlerden de cumartesidir" diyerek kalelerine tekrar döndüler. Yahûdiler mukaddes günleri olduðu için cumartesi günü muharebe etmezlerdi. Rasûlullah bunu görünce; "Allahû Ekber, Hayber harab oldu" buyurdu (Ýbn Sa'd, et-Tabakat, II,106). Müslümanlarýn bu muharebede beyaz renkli sancaðýný da Hz. Ali taþýyordu. Bu gazvede müslümanlarýn kullandýklarý parola; "Yâ Mansür, Emit, Emit" "Ey Allah'ýn galip kýldýðý müslüman asker öldür öldür' idi (Ýbn Sa ýt, II,106, Ýbn Hiþâm, III, 347).

Hayber'in fethi, Nâim kalesi ile baþladý. Burada Mahmûd b. Mesleme atýlan taþla þehit oldu. Sonra Kamûs kalesi ele geçirildi. Daha sonra, Vatîh, Sülâlim, Þýk, Netah ve Ketîba kaleleri alýndý. Bu kalelerin ele geçirilmesinde þiddetli çarpýþmalar oldu. Müslümanlardan yirmi beþ kiþi þehid olurken, Yahûdilerin kaybý doksan üç kiþi oldu. Hayber'in ileri gelenlerinden Useyr, Yâsir, Emir ve Kinâne b. Ebi'l-Hukayk ve kardeþi öldürüldü (Ýbn Sa'd, II, 107).

Müslümanlar bu gazvede pek çok esir aldýlar. Ancak Hayber halký esirlerinin iadesini, kendilerinin de affedilmesini istediler. Rasûlullah da bunu kâbul etti. Yahûdilerin ileri gelenlerinden Huyey Ahtab'ýn kýzý Safiyye de esirler arasýnda idi. Rasûlullah Hz. Safiyye'ye ailesinin yanýna dönmeyi teklif ettiði halde Safiyye, müslüman olarak Hz. Peygamber'e eþ olmayý tercih etti. Hz. Safiyye Hayber gazvesinden önce Kinâne b. Rabia ile evlenmiþti. Ýlk gece, gördüðü bir rüyayý Kinâne'ye anlatmýþ O da; "Sen ancak Muhammed'i istiyorsun" diyerek yüzüne bir tokat vurmuþtu da, gözü morarmýþtý. Safiyye'nin Hz. Peygamber ile evlendiði zaman hâlâ bu morluðun izi vardý. Nitekim Rasûlullah'ýn bunu sormasý üzerine eþi de bu hadiseyi ona anlatmýþtýr (Ýbnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 221)

Bu muharebe sonunda Zeynep bint el-Hâris, Rasûlüllah'a zehirli bir koyun ikram etti. Rasûlullah ondan bir parça aldý, ancak yutmadan koyunun zehirli olduðunu bildirdi. Kadýn çaðýrýldý, suçunu itiraf etti ve þöyle dedi:

"Gerçekten Peygamber isen, sana bundan haber verilir, eðer hükümdar isen senden kurtulmuþ oluruz." Ancak Biþr b. Berâ bundan aldýðý lokma ile zehirlenerek vefat etti. Bunun üzerine kadýn Biþr'e kýsas olarak öldürüldü. Rasûlullah son hastalýðýnda dahi Hayber'de aldýðý bu lokmanýn tesirini hissettiðini beyan buyurmuþtur (Ýbnü'l-Esîr, el-Kâmil, II, 222).

Bu gazve sonunda Hayberlilerin hayatlarýnýn korunmasý, çoluk ve çocuklarýnýn serbest býrakýlmasý þartýyla Hayber'den çekilip gitmeyi ve topraklarýný, altýn ve gümüþlerini, üzerindekiler hariç, elbise ve silâhlarýný teslim etmeyi, hiç bir þey saklamayacaklarýný kabul etmek þartýyla Hz. Peygamber ile sulh andlaþmasý yaptýlar. Rasûlullah da Hayber arazisini, ashabý arasýnda taksim etmiþlerdi. Ancak Yahûdilerin; "Biz topraðý iþlemeyi ve hurma yetiþtirmeyi biliriz, bizi yerimizde býrak" demeleri üzerine Hz. Peygamber, onlarý kendi mülklerinde yarýcý olarak çalýþmalarýna ve orada kalmalarýna izin vermiþtir (el-Belâzürî, Fütûhu'l-Büldân, Çev: Mustafa Fayda, Ankara 1987, s. 88). Bu duruma göre çoluk ve çocuklarý baðýþlanmýþ, araziler elde edilen mahsulün ikiye ayrýlmasý suretiyle onlara býrakýlmýþtý. Buna mukabil hiç bir mal saklanmaksýzýn teslim edilecekti. Ýþte Kinâne b. Rabi' bu andlaþma hükümlerine uymadýðý, iâdesi gereken mallarý sakladýðý ve Mahmûd b. Mesleme'nin ölümüne sebep olduðu için öldürülmüþtür (Ýbn Hiþâm III, 351). Ayrýca yapýlan bu andlaþmaya göre Rasûlullah onlarý Hayber'den istediði zaman çýkaracaktý (Ebû Dâvûd, Harâc, 24).

Hayberliler, Hz. Peygamber'in irtihalinden sonra da Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer zamanýna kadar belirlenen usûl ile yancý olarak orada kalmaya devam ettiler. Bu arazilerin gelirlerin toplamak iþi ile, Hz. Abdullah b. Ravâha görevlendirilmiþti. Ancak Hz. Ömer zamanýnda aralarýnda zinânýn çoðalmasý, müslümanlara kârþý iyi davranmamalarý, Hz. Ömer'in oðlu Abdullah'a suikast giriþiminde bulunmalarý ve müslümanlarýn Hayber topraðýný iþletecek duruma gelmeleri üzerine yahûdiler Hayber'den Þam'a sürülmüþlerdir (el-Belâzürî, a.g.e, s. 38-40; Yâkût el-Hamevî, Mu'cemü'l-Büldân, Hayber mad.) Yahûdilerin Hayber'den çýkarýlmalarýna Rasûlullah'ýn "Arabistan'da iki dinin bir arada olmayacaðýna dâir" hadisinin de sebep olduðu rivayet edilmektedir (Ýmâm Mâlik, Muvatta', Medine 17-19; Ýbn Hanbel, Müsned VI, 275). Hz. Ömer, Yahûdileri Hayber'den çýkardýktan sonra Hayber arazisini daha önce Rasûlullah'ýn taksim ettiði ashaba ve ailelerine daðýtmýþtýr.
Gönderen: 20.04.2007 - 01:57
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 850 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ay_sakini (50), iyibirinsan (66), emin27 (44), mirsat (47), alican_1982 (43), ~Leyla~ (41), merve (25), ebrar. (41), hakan78 (47), 26kRal26 (53), seyitcengiz (46), black_pearl (37), macup54 (49), rana_80 (45), emreali (44), bekirsahin (48), mustafatv38 (39), By.Kanka® (50), lee (47), alaz (40), piri_reis (41), bkaya75 (50), ruh (50), yasmin61 (45), veznematik (66), arkadas55 (50), Nuray (43), MaRaLiM (61), garip_mucahit (38), kemal celebi (57), zihni (60), yolcu79 (44), AlwaysHAK (45), iyibiri (66), ..::ABRE::.. (45), Yusuf-Islamx61 (53), Hayri_58 (38), lamek67 (53), osman0101 (43), 20fevzi (43), CeMoKa (42), sýla1979 (46), Kati210 (48), yakamoz362 (40), enes76 (49), Ufki (71), ismail03 (49), yellowstone (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58256 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.