0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » DEMOKRASİ KÜFÜR NİZAMIDIR ONU ALMAK, TATBİK ETMEK VE ONA DAVET ETMEK

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ibn_teymiyye su an offline ibn_teymiyye  
DEMOKRASİ KÜFÜR NİZAMIDIR ONU ALMAK, TATBİK ETMEK VE ONA DAVET ETMEK
21 Mesaj -
DEMOKRASÝ KÜFÜR NÝZAMIDIR ONU ALMAK, TATBÝK ETMEK VE ONA DAVET ETMEK
HARAMDIR


"Ey iman edenler ! Allah'a itaat edin. Resule ve sizden olan emir
(yönetim) sahiplerine de itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða
düþerseniz, onu Allah'a ve Resul'e götürün. Allah'a ve Ahiret'e iman
ediyorsanýz, bu hem hayýrlý hem de netice bakýmýndan daha iyidir. o Sana
indirilene ve senden önce indirilene inandýklarýný ileri sürenleri görmedin
mi? Zira taðutla (Allah'ýn þeriatý dýþýndaki hükümlerle) muhakeme olmak
istiyorlar. Halbuki onu inkâr etmeleriyle emr olunmuþlardý. þeytan ise
onlarý büsbütün saptýrmak istiyor. o Onlara; Allah'ýn indirdiðine ve Resul'e
(yani Ýslâm þeriatý'na) gelin, denildiði zaman münafýklarýn senden iyice
uzaklaþtýklarýný görürsün. o (Nisa : 59,60,61)
Kâfir Batýnýn müslüman beldelerine götürüp pazarladýðý demokrasi bir
küfür sistemidir ki onun uzaktan veya yakýndan Ýslâm'la bir alâkasý yoktur.
Ayný anda Ýslâm ahkâmýyla küllî ve kýsmî hususlarýnda tamamen çeliþir. Yine
demokrasi, kendisinin geldiði kaynak, kendisinden fýþkýrdýðý akide, üzerine
konduðu esas, getirdiði fikirler ve nizamlar bakýmýndan da Ýslâm ahkâmý ile
çeliþir.
Bu nedenle demokrasiyi almak veya uygulamak veya ona çaðýrmak, müslümanlara
kesinlikle haramdýr.
Demokrasi, idarecilerin zulmünden ve din adýyla insanlara
tahakkümlerinden kurtulmak için insanlar tarafýndan ortaya çýkartýlmýþ bir
yönetim düzenidir. Böylece bu düzenin kaynaðý beþerdir. Vahy ile veya dinle
hiç alâkasý yoktur.
Demokratik düzenin ortaya çýkmasýnýn esas nedeni þudur : Avrupa'daki
idareciler, kendilerinin yeryüzünde Allah'ýn birer vekilleri olduklarýný
iddia ediyorlardý. Buna göre idareci, insanlarý Allah'ýn otoritesiyle idare
eder durumdaydý. Zira idareciyi yasama otoritesine, yürütme otoritesine yani
kendisinin çýkarttýðý kanunla insanlarý idare etme otoritesine sahip kýlanýn
Allah olduðunu iddia ediyorlardý. Çünkü, otoritesini insanlara deðil Allah'a
dayandýrýyordu. Böylece idareciler insanlara zulüm ve tahakküm ediyorlardý.
Ortaya attýklarý bu iddialar adýyla aynen efendinin kölesine tahakkümü gibi
insanlara tahakküm ediyorlardý.
Daha sonra, idareciler ile halklar arasýnda çatýþma meydana geldi.
Filozoflar ve düþünürler, idare konusunu incelemeye koyuldular. Ve
insanlarýn yönetimi için bir düzen ortaya attýlar. Bu ise, demokratik
düzendir. Bu düzende, halk otoritelerin kaynaðýdýr. Ýdareci, gücü ve
otoritesini halktan elde eder ve egemenlik halka ait olur. Ýradesine sahip
olan halktýr. Ýradesini istediði þekilde bizatihi kullanýr ve yürütür. Hiç
bir kimse için halk üzerine bir sulta (otorite) yoktur. Halk kendi
kendisinin efendisidir. Kendisiyle idare edilen ve gereðince yürünülen
yasayý çýkartan odur. Yine o (halk), kendisinin çýkarttýðý yasayla kendisini
kendisine gýyaben (onun vekili olarak) yönetecek idareciyi tayin edendir.
Ýþte bunun için, demokratik düzenin kaynaðý tamamen beþerîdir. Bir vahiy ile
veya bir dinle hiç alâkasý yoktur.
Demokrasi, batýlý bir kelime olduðu gibi batýlý bir ýstýlahtýr
(terimdir) ki ona þu mana verilmiþtir : "Halkýn yönetimi, halkýn yasasýyla
halka aittir." Böylece halk, mutlak þekilde efendidir, egemenliðe sahiptir,
kendi emrinin (idaresinin) yularý kendi elindedir, iradesini kullanýr ve onu
bizzat kendisi yürütür. Kendi otoritesi dýþýnda baþka bir otorite önünde
sorumlu deðildir. Halk, egemenliðe sahip olmasý itibariyle seçtiði vekilleri
vasýtasýyla düzen ve kanunlarý ortaya çýkartýr ve otoritelerin kaynaðý
olmasý itibariyle de kendisinden otoritelerini elde eden ve kendi tarafýndan
tayin edilen idareciler ve hakimler vasýtasýyla bu düzen ve kanunlarý
uygular. Devleti meydana getirme, idarecileri tayin etme, düzen ve kanunlarý
ortaya çýkartma hususlarýnda her fert diðer fertlerin sahip olduklarý
haklara sahiptir. Ýþte, demokrasinin manasý budur.
Demokraside asýl olan yani, halkýn kendi kendisini yönetmesi
hususunda asýl olan; halkýn tümünün bir genel yerde toplanýp, kendisini
yönetecek düzen ve kanunlarý çýkarmasý, iþlerini yürütmesi ve bakýlacak
meseleye bakmasýdýr.
Halkýn tümünün, yasama heyeti olmasý için tek bir yerde toplanmasý
adeta mümkün olmadýðý için kendi yerine yasama heyeti olacak vekiller seçer.
Ýþte bunlar parlamentoyu oluþtururlar. Demokratik düzende parlamento, genel
iradeyi temsil eder. O, topluluklarýn genel iradesi için siyasî temsili
gösterir. Hükümeti ve devlet baþkanýný da seçer ki, bu idareciler genel
iradeyi yürürlüðe koyacak birer vekiller ve hakimler olsunlar. Bu
parlamento, otoritesini kendisini seçen halktan elde eder ki halkýn
çýkarttýðý düzen ve kanunlarla halký idare etsin. Ýþte bu þekilde bu düzende
halk, kendisinin efendisi olur. Kanunlarý çýkartýr, bu kanunlarý yürürlüðe
koyacak idarecileri seçer.
Halkýn kendi kendisinin efendisi olabilmesi, egemenliðini
kullanabilmesi, herhangi bir baský bulunmadan ve herhangi bir zorlama
olmadan, hayatýnýn nizamýný ve kanunlarýný koyma ve idarecilerini seçme
hususlarýnda kendi zatýyla tam þekilde iradesini kullanabilmesi için genel
hürriyetler esastýr ki onlarý halkýn her ferdine bol bol vermeyi, demokrasi
gerekli kýldý. Ta ki halk herhangi bir baský veya zorlama olmadan ve tam
hürriyetle egemenliðini gerçekleþtirmeye ve onu kendi zatýyla kullanmaya
imkân elde edebilsin.


Bu genel hürriyetler þu dört hürriyette temsil edildi :
1- Ýnanç Hürriyeti,
2- Fikir Hürriyeti,
3- Mülk Edinme Hürriyeti,
4- þahsî Hürriyet.


Demokrasi, dini hayattan ayýrma akidesinden (inancýndan) fýþkýrdý. Bu
akide üzerine kapitalizm ideolojisi kuruldu. Bu akide, gerçekte bir orta
çözüm akidesidir. Zira bu akide; Avrupa ve Rusya'daki krallar ve çarlar ile
Filozoflar ve düþünürler arasýnda meydana çýkan çatýþmanýn neticesi idi.
Krallar ve çarlar, halký sömürmek, zulmetmek ve kanlarýný emmek için dini
bir vesile olarak kullanýyorlardý. Bunu gerçekleþtirmek için, yeryüzünde
kendilerinin Allah'ýn vekilleri olduklarýný iddia ediyorlardý. Din
adamlarýný bu hususta boyun eðmiþ binek olarak kullanýyorlardý. Böylece bu
idareciler ile halklarý arasýnda korkunç çatýþma çýktý. Bu esnada,
Filozoflar ve düþünürlerin bir kýsmý dini tamamen inkâr etti. Bir kýsmý da,
dini tanýdý fakat, dini hayattan ayýrmaya ve daha sonra devletten ve
idareden ayýrmaya davet etti.
Böylece bu çatýþma, "orta çözüm" ile yani "dini hayattan ayýrma"
düþüncesiyle sonuçlandý. Ve tabii olarak bundan, "dini devletten ayýrma"
düþüncesi de doðdu. Bu düþünce, kapitalist sistemin üzerine kurulduðu akide
(inançgöz kırpma ve ayný anda üzerine bütün fikirlerini tesis ettiði fikrî kaide
oldu. Kapitalizm sistemine ait fikrî yön ve hayata bakýþ açýsý, iþte bu
esasa göre tayin edildi. Bu esasa göre hayattaki bütün problemleri çözmeye
gidildi. Böylece bu görüþ, Batýnýn taþýdýðý ve dünyayý kendisine davet
ettiði fikrî liderlik oldu.
Bu akide, dini ve kiliseyi hayattan ve devletten, daha sonra da nizam
ve kanunlarý çýkartma iþinden, idarecilerin tayini ve onlara otorite verme
iþinden uzaklaþtýrýnca; halkýn kendi zatýyla kendi nizamýný seçmesi, nizam
ve kanunlarýný koymasý, bu nizam ve kanunlarla kendisini idare edecek ve
otoritesini halk topluluklarýna ait genel iradeden elde edecek idarecilerini
tayin etmesi kaçýnýlmaz oldu.
Buradan demokratik düzen meydana geldi. Böylece "dini hayattan
ayýrma" düþüncesi, onun akidesi oldu ki kendisi ondan fýþkýrdý. Ayný anda bu
akide, üzerine bütün demokratik fikirlerini tesis ettiði fikrî kaide oldu.


Demokrasi þu iki fikir üzerine kuruludur:
A- Egemenlik (hakimiyet) halkýndýr,
B- Otoritenin kaynaðý halktýr.


Bu iki düþünceyi filozof ve düþünürler Avrupa'da kral ve
imparatorlarla yaptýklarý çatýþma esnasýnda ortaya attýlar. O zamanlar
Avrupa'da "ilâhî hak" düþüncesi hakimdi. Krallar bu düþünceye göre
kendilerini halk üzerinde bir ilâhî hakka sahip sayýyorlardý. Yasa çýkartma,
hükmetme, yargýlama iþlerinin yalnýz kendilerine ait olduðunu sayýyorlardý.
Yalnýz kendilerini devlet, halký da kendilerinin tebaasý sayýyorlardý.
Halkýn yasamada, otoritede, yürütmede ve hiç bir þeyde hakkýnýn olmadýðýna
itibar ediyorlardý. Böylece onlara göre halk herhangi bir görüþ hakký,
iradesi olmayan ve kendisine ancak itaat ve uygulamanýn düþtüðü bir köle
mertebesindeydi. Ýþte filozoflar ve düþünürler bu "ilâhî hak" düþüncesini
ortadan kaldýrmak için krallar ve imparatorlar ile yaptýklarý çatýþma
esnasýnda bu iki fikri ortaya atmýþ oldular.
Ýþte böylece o iki düþünce, krallara ve imparatorlara ait "ilâhî hak"
düþüncesini tamamen kaldýrmak, yasama hakký ve otoriteyi halka ait kýlmak
için ortaya atýldý. þöyle ki; halk bir efendiye ait köle deðil kendisi
efendidir. O, kendisinin efendisidir. Onun üzerinde hiç bir kimsenin
egemenliði yoktur. Böylece onun kendi iradesine malik olmasý gerekir. Kendi
iradesini yürütmelidir. Böyle olmazsa o, köle olurdu. Çünkü, kölelik
baþkasýnýn iradesiyle yürümek demektir. Böylece o, kendi iradesiyle bizzat
yürümezse köle olarak kalýr. Öyleyse halký kölelikten kurtarmak için onun
iradesini yürütme hakkýnýn kendisine ait olmasý kaçýnýlmazdý. Böylece, halk
istediði yasa ve kanunu çýkartma, istemediði yasayý da iptal etme ve
kaldýrma hakkýna sahip olur. Zira halk mutlak hakimiyete sahiptir ki,
koyduðu kanunlarý uygulama hakký ona aittir. Böylece istediði idareciyi
seçer, istediði kanunu uygulamak için istediði yargýcý da seçer. Baþka
ifadeyle halk bütün otoritelerin kaynaðýdýr ve idareciler kendi
otoritelerini ondan elde ederler. Böylece imparatorlar ve krallara karþý
devrimlerin baþarýsý ve ilâhî hak düþüncesinin yok olmasýyla beraber
"hakimiyet (egemenlik) halkýndýr" ve "halk otoritelerin kaynaðýdýr"
düþünceleri yürürlüðe konuldu. Bu iki düþünce, demokratik düzenin üzerine
kurulduðu temeli oldular. Böylece halk, hakimiyet sahibi olmasý bakýmýndan
teþrî edici (kanun koyucu) ve otoritelerin kaynaðý olmasý bakýmýndan da
uygulayýcý oldu.
Demokrasi, çoðunluðun hükmüdür (yönetimidir). Zira teþrî (yasama)
komisyonlarýnýn üyeleri halkýn seçmen oylarýnýn çoðunluðu ile seçilir. Yine
parlamentolarda nizam ve kanunlarý çýkartma, hükümetlere güven oyu verme ve
onlardan güveni çekme iþleri, çoðunluða dayanýr. Parlamentolarda, Bakanlar
Kurulu'nda diðer meclis, kuruluþ ve komisyonlarda kararlar hep çoðunlukla
alýnýr. Halk tarafýndan direk veya meclisin üyeleri vasýtasýyla idarecileri
seçmek halkýn seçmenlerinin çoðunluðu ile gerçekleþir.
Bu nedenle, çoðunluk demokratik düzende bariz görünüþtür. Çoðunluðun
görüþü, demokratik düzenin bakýþ açýsýna göre halkýn görüþünü açýklayan
hakiki ölçüdür.
Ýþte bu; demokrasi, onun kaynaðý, ortaya çýkýþ keyfiyeti, onun
kendisinden fýþkýrdýðý akide ve üzerine kurulduðu esaslar ve halkýn onu
uygulama imkânlarýný meydana getiren hususlar hakkýnda kýsa öz bir açýklama
idi...


Bu öz ve kýsa açýklamada aþaðýdaki hususlar açýkça görülür :
1-Demokrasi, Allah tarafýndan gelmeyip insanlarýn akýllarýndan
çýkmýþtýr. Vahye dayanmýyor. Allah'ýn, Resullerine indirdiði herhangi bir
dinle de herhangi bir ilgisi yoktur.
2-Dini hayattan ayýrma ve buna baðlý olarak da dini devletten ayýrma
akidesinden (inancýndan) fýþkýrmýþtýr.
3-Aþaðýdaki þu iki esas fikir üzerine kuruludur :
a-) Hakimiyet halkýndýr.
b-) Otoritelerin kaynaðý halktýr.
4-Çoðunluðun hükmüdür (yönetimidir). Ýdareciler ve parlamento üyeleri
seçmenlerin oylarýnýn çoðunluðuyla seçilirler. O yönetimde bütün karar,
oylarýn çoðunluðu ile çýkartýlýr.
5- Aþaðýdaki þu hürriyetlere çaðýrýr durur :
a-) Ýnanç hürriyeti.
b-) Görüþ (fikir) hürriyeti.
c-) Mülk edinme hürriyeti.
d-) þahsî hürriyet.
Demokrasi, bu dört hürriyetin halkýn her ferdine temin edilmesini
gerektiriyor ki her fert hakimiyetini (egemenliðini) kullanabilsin ve kendi
zatýyla yürütebilsin. Ýdarecileri ve parlamento üyelerini seçme iþine
herhangi bir baský veya zorlama bulunmadan tam hürriyetle katýlabilsin.
1 Nolu bende bakýldýðýnda demokrasinin küfür sistemlerinden olduðu,
Ýslâm'dan olmadýðý ve Ýslâm'la herhangi bir ilgisinin bulunmadýðý açýða
çýkar.
Onun Ýslâm'la çeliþmesini ve onu alma hakkýnda þeriatýn hükmünü
belirtmeden önce, demokrasinin en kýdemli demokratik devletlerde bile
uygulanmadýðýný, yalan ve saptýrma üsluplarýna dayalý olduðunu belirtmek
istiyoruz. Yine onun bozukluðu, kötü kokusu, çürüklüðü, dünyaya getirdiði
musibetler, tehlikeler ve içinde uygulanmýþ toplumlarýn fesadý ve
bozukluðunun derecesini de izah etmek istiyoruz.
Demokrasi, gerçek manasýyla uygulanma kabiliyeti olmayan hayalî bir
düþüncedir. Kesinlikle meydanda bulunmadý ve hiç bulunmayacaktýr. Zira,
umumî iþlere bakmak için halkýn tamamýnýn devamlý olarak bir yerde
toplanmasý imkânsýzdýr. Yine idarenin ve yönetimin; halk tarafýndan deruhte
edilmesi de yürütülmesi de imkânsýzdýr. Bundan dolayý demokrasiye hile yapýp
onu tevil ettiler. Böylece onun için devlet baþkaný, hükümet ve parlamento
meclisi diye isimlendirdikleri þeyleri meydana getirdiler.
Buna raðmen, bu tevilden sonra da onun manasý vakýaya uymaz ve
vakýada hiç var olamaz. Zira, devlet baþkaný, hükümet ve parlamento
üyelerinin halkýn oylarýnýn çoðunluðuyla seçiliyor olmalarý, parlamentonun
halk topluluklarýnýn genel iradeleri için siyasî vücudu temsil eden olmasý
ve onun halkýn çoðunluðunu temsil etmesi, vakýadan ve gerçekten çok uzak
olan þeylerdir. þöyle ki; parlamento üyeleri halkýn çoðunluðu tarafýndan
deðil halkýn azýnlýðý tarafýndan birer vekiller olarak seçilirler. Zira,
parlamentodaki bir koltuk için bir kiþi deðil bir kaç kiþi adaylýðýný
gösterir. Böylece, bir bölgede seçmenlerin oylarý, adaylara daðýlýr. O
bölgede seçmenlerin oylarýnýn çoðunu elde eden kiþi aslýnda seçmenlerin
oylarýnýn çoðunluðunu deðil de sadece diðerlerden daha fazla oy almýþ olur.
Buna göre; kazanan milletvekilleri halkýn oylarýnýn çoðunluðunu deðil
azlýðýný elde etmiþ olurlar. Böylece, bu azýnlýðýn vekilleri ve temsilcileri
olurlar. Halkýn çoðunluðunun vekilleri ve temsilcileri olmazlar.
Devlet baþkanýyla ilgili durum da aynýdýr. Ýster halk tarafýndan
direk olarak seçilsin, isterse parlamento üyeleri tarafýndan seçilsin halkýn
oylarýnýn çoðunluðuyla seçilmez, ancak oylarýnýn azýnlýðý ile seçilir. Aynen
parlamento üyeleri ile ilgili durumda olduðu gibi.
Demokratik düzende belirgin kötülüklerden birisi de yönetimle ve
hükümetlerle ilgili hususlardýr. Zira, demokratik bir memlekette
parlamentoda mutlak çoðunluðu elde edebilecek ve tek baþýna hükümeti teþkil
edebilecek büyük partiler bulunmazsa böyle memleketlerde yönetim istikrarsýz
olur. Ve sürekli olarak hükümet arka arkaya gelen siyasî bunalýmlara maruz
kalýr. Çünkü, hükümetin parlamentonun çoðunluðunun güvenini elde etmesi
zordur. Böylece, istifa etmeye mecbur kalýr. Devlet baþkaný yeni bir
hükümeti teþkil ettiremeden aylar geçebilir. Bu nedenle, böyle memleketlerde
yönetim felç olur ve çalýþmaz hale gelir. Devlet baþkaný da meclisi fesh
etmeye ve yeni seçimler yaptýrmaya mecbur kalabilir. Bunu, dengeleri
deðiþtirme umuduyla yapar ki bir hükümet oluþturulabilsin. Ýþte böylece o
memleketlerde yönetim istikrarsýz halde devam eder. Onun siyaseti sarsýlýr
ve çalýþmaz hale gelir. Ýtalya, Yunanistan vb.. demokratik memleketler buna
birer misaldir. Çünkü, buralarda çok parti var ve mutlak çoðunluðu elde
edebilecek büyük partiler yoktur. Bu nedenle bu partiler arasýnda pazarlýk
iþi ortaya çýkar. Hükümeti oluþturma hususunda kendilerine katýlsýn diye bir
kýsým partiler diðer küçük partilerin hükümete ortak olmalarýný isteyince bu
küçük partiler diðer partilere tahakküm etmeye baþlar, kendi özel
çýkarlarýný gerçekleþtirmek için aðýr þartlar gösterirler. Böylece, bu küçük
partiler diðer partilere göre ancak azýnlýðý teþkil ederken o partilere
tahakküm ettiði gibi memleketin siyasetine ve hükümetin kararlarýna da
tahakküm ederler.
Ýnsanlýðýn gördüðü þiddetli belâlardan birisi, muhakkak ki
demokrasinin getirdiði genel hürriyetler düþüncesidir. Bu düþünce,
insanlýðýn baþýna büyük musibetler ve kötülükler getirdi. Demokratik
memleketlerdeki toplumlarý hayvan sürüleri seviyesinden daha aþaðý bir
seviyeye düþürdü. þöyle ki :
Mülk edinme hürriyeti düþüncesi ve menfaatçýlýðýn amellerin ölçüsü
olmasý büyük sermayeli varlýklarýn meydana gelmesini gerektirdi. Bu
varlýklar, fabrikalarýný çalýþtýrmak için ham maddelere ve üretimlerini
satmak için tüketici pazarlara ihtiyaç duydular. Bu durum ise, bu kapitalist
devletleri geri kalmýþ memleketleri sömürmek, servetlerini istilâ etmek,
mallarýný gasbetmek ve halklarýn kanlarýný emmek hususunda ruhanî, ahlâkî ve
insanî deðerlerle tamamen çeliþerek yarýþmaya sevk etti.
Nitekim bu kapitalist devletler arasýnda oburluk ve tamahkarlýðýn
þiddeti daha da arttý. Bu devletler, ruhanî, ahlâkî ve insanî deðerlerden
tamamen soyundular. Onlarýn haram kazancý elde etmek üzerindeki yarýþlarý
daha da arttý. Öyle ki bu durum onlarý, halklarýn kanlarýyla ticaret
yapmaya, ürettiklerini satabilmek ve kendilerine hayli kârlar kazandýran
askerî ve sanayî ürünlerini piyasaya sürmek için devletler arasýnda ve
halklar arasýnda fitne ve savaþ ateþlerini yakmaya sev ketti.
Amerika, Ýngiltere ve Fransa gibi sömürgeci demokratik devletlerin
utanmaz þekilde demokratik deðerlerle ve insan haklarýyla söz ebeliði
yapmalarý ne kadar gülünç ve tiksindirici bir þeydir.!.. Çünkü, ayný vakitte
bu devletler insanî ve ahlâkî deðerlerin tamamýný ayaklar altýnda eziyorlar,
insan haklarýnýn tümünü çiðniyorlar, daha doðrusu insanlarýn kanlarýný
haksýzca akýtýyorlar.
Ýþte Filistin, Güneydoðu Asya, Latin Amerika, siyah Afrika ve Güney
Afrika, onlarýn suratlarýna çarpýlacak en iyi delillerdir. Bunlar, o
sömürgeci demokratik devletlerin ne kadar yalancý, aldatýcý ve doðrusu ne
kadar utanmaz ve yüzsüz olduklarýný açýkça gösteriyor...
Þahsî hürriyet düþüncesine gelince; o, demokratik memleketlerdeki
toplumlarý hayvanlardan alçak toplumlara çevirdi. Ve o toplumlarý
hayvanlarýn ulaþamadýðý pis ve çirkin bir seviyeye ulaþtýrdý. Allah'u
Teâlâ'nýn þu sözü ne kadar doðrudur :
"Heva ve hevesini (kendi istek ve arzularýnýgöz kırpma kendisine ilâh edineni
gördün mü? Sen mi onun vekili (veya savunucusu) olacaksýn? Yoksa onlarýn
çoðunu (söz) iþitiyorlar veya akýllarýný kullanýrlar mý sanýyorsun? Onlar
ancak hayvanlar gibidirler, daha doðrusu onlar (gittikleri) yol bakýmýndan
daha þaþkýn (ve sapýktýr)lar." (Furkan : 43-44)
Nitekim, demokratik toplumlarda o demokratik ülkelerin
parlamentolarýnda çýkartýlan kanunlarýn naslarýyla cinsel iliþkiler su içmek
gibi tam serbest oldu ve kiliseler de bu kanunlarý onayladýlar. Bu kanunlar,
cinsel iliþkileri serbest býraktýðý gibi on sekiz yaþýna ulaþan erkekler ve
kadýn arasýndaki iliþkileri de tamamen serbest kýldý. Ne devlet ne de
ebeveynleri (anne ve babalarýgöz kırpma bu cinsî iliþkileri engellemek için herhangi
bir otoriteye sahip deðildirler.
Yine onlar; normal cinsel iliþkilerin serbestliði için kanun
çýkartmakla yetinmediler, anormal ve sapýk cinsel iliþkilerin serbestliði
için de kanunlar çýkarttýlar. Hatta bazý demokratik memleketler sapýk
olanlar arasýnda evliliðe de müsaade ettiler. Erkeðin erkekle, kadýnýn
kadýnla evlenmesine müsaade ettiler...
Bu nedenle, sokaklarda, caddelerde, parklarda, otobüslerde ve diðer
ulaþým araçlarýnda genç erkek ve kýzlar öpüþürken, birbirlerine sarýlýrken,
okþarken ve buna benzer þeyler yaparken görmek tabii ve normal görüntülerden
oldu. Hatta bunlar kimsenin dikkatini çekmeksizin ve garipsenmeksizin
cereyan ediyor. Çünkü, böyle þeyler onlar katýnda normal ve tabii iþlerden
sayýlmaktadýr. Ayný þekilde yazýn, kadýnlarýn güneþli günleri fýrsatý
ganimet bilip parklarda ancak en mahrem yerlerini (ayýplarýnýgöz kırpma örtecek bir
yaprak dýþýnda anadan üryan uzanmalarý tabii durumlardan oldu. Yine yazýn,
kadýnlarýn yarý çýplak olarak sokaklarda yürümeleri de normal ve tabii
hallerden oldu.
Nitekim, sapýk ve garip cinsel iliþkiler bu aþaðýya yuvarlanmýþ
demokratik toplumlarý doldurmuþtur. Zira, erkekler arasýnda ve kadýnlar
arasýnda homoseksüellik çoðaldý. Hayvanlarla cinsel iliþkiler de çoðaldý.
Ayný vakitte bir kaç erkek ve kadýn arasýnda ayný vakitte toplu cinsel
iliþkiler de çoðaldý. Ýþte buna benzeri hayvanlarýn ahýrlarýnda bile
bulunmuyor.!..
Bir Amerikan gazetesinde bir istatistik yayýnlandý. Orada deniliyordu
ki : Amerika'da aralarýnda evliliklerin yasal olarak tanýnmasýný ve sapýk
olmayan kiþilerin elde ettikleri haklarýn kendilerine de verilmesini isteyen
25 milyon sapýk kiþi vardýr. Yine, bir gazete; Amerika'da bir milyon kiþinin
anneleri, kýzlarý ve kýz kardeþleri gibi yakýn akrabalarýyla cinsel
iliþkiler kurduklarýný haber verdi.
Ýþte bu hayvansal serbestlikten, cinsel iliþkilerden, cinsel
hastalýklarýn ve onlarýn en þiddetlisi olan Aids hastalýðýnýn yayýlmasý
neticesine varýldý. Yine bundan dolayý zina çocuklarý çoðaldý. Bir gazete;
Ýngilizlerin %75'nin metres hayatý (yani zina) çocuklarý olduðuna dair bir
haber verdi.
Bu toplumlarda, aile parçalandý. Babalar, anneler ve çocuklarý,
kardeþler ve kýz kardeþler arasýnda; saygý, sevgi, merhamet kayb oldu.
Hatta, yaþlarý ilerlemiþ, onlarca daha doðrusu yüzlerce erkek ve kadýnýn
sokaklarda yürüdüklerini ve beraberlerindeki köpekleri dost edinerek,
parklarda dolaþmayý tercih ettiklerini görmek doðal iþlerden oldu. Öyle ki,
o köpekler onlarýn meskenlerine, yemeklerine, hatta yataklarýna ortak
oldular. Onlarýn yalnýzlýklarýnda onlarý teselli eden tek þey köpekleri
oldu. Zira, onlardan her birisi yalnýz yaþýyor ve kendisini teselli eden bir
þey yoktur. Çünkü, köpekten baþka kendileriyle beraber oturacak ve onlara
yakýn olacak, dost olacak kiþiler olmaksýzýn yalnýz baþlarýna yaþar duruma
düþtüler...
Gönderen: 22.02.2007 - 02:35
Bu Mesaji Bildir   ibn_teymiyye üyenin diger mesajlarini ara ibn_teymiyye üyenin Profiline bak ibn_teymiyye üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1204 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Suayb (47), cuneytarkin82 (50), emira (41), ibrahim13 (51), geylani2 (43), ilknur1977 (48), mhmtyel (44), Müslüman kiz (31), hitoprak (52), solmayan-gül (40), pancoloji (40), gül_güzeli (40), güle güle (38), Sueda (39), suvari (42), teacherone (46), kudüs (49), sensinnn (39), Isik Hafize (40), masumca (52), muradmurad (46), burku (37), hatice.d (48), ismail arabaci (38), ariiff (44), nur44_55 (43), deepsilver (37), _SON_NEFES_ (33), onur5844 (53), sailor2005 (68), canfeza (38), saltanat (46), saltiks (51), van65 (), Taha1 (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60310 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.